Haberdar Gazetesi Yazar Yazıları Döviz Artışı Merkez Ve İktidar Dinlemez!

Döviz Artışı Merkez Ve İktidar Dinlemez!

.

SON günlerde yaşanan olumsuz gelişmeler tümüyle piyasaları vurmuştu. Aslında vurmaya da devam edecek. Siz bakmayın doların ateşinin düşürüldüğüne. Güya dolar tepetaklak olmuş. 
Hiç öyle şey oldu mu?
Tabii ki di hayır.
Doların beklentilerden fazla yükselmesiyle Türk ekonomisinin umutsuz bir başarı bekleyişine terk edilemeyeceğini açıklayan Merkez Bankası Başkanı, aslında faizde yaptığı artışla doların tepetakla inişini savunamaz. Çünkü inen birkaç kuruşluk bir müdahalenin başarısı. Bu başarının sırrını ekonomiye müdahale olarak algılayanlar, aslında pek de başarı gözükmeyen bir gerçeği kabullenmekten başka bir şey olmadığını düşünmeliler.
Düşünün bir kere. Dolar her gün ve her saat 5 ve 10 kuruş artışlarla büyük krizler yaratmıştı. Bu artışlar halkın mutfağına acımasızca yansıyordu. Hala da yansımakta. Bir patates ve soğanın büyük artışlarla vitrine çıkması, Türk halkını çileden çıkarıyordu.

Sadece patates ve soğan mı?

Bütün gıda ürünlerinde dev artışlar yaşanmaya başlanmıştı. Şimdi bu artışla dövizin ve gıda ürünlerindeki artışların duracağını sananlar varsa, yanılıyordur. Türk ekonomisi çok oynak ve çok riskli bir çıta üstündedir. Bu işin gazını alacaksınız ilk önce köylünüze yapacağınız dev yatırımlarla Türk tarımını şahlandıracaksınız. Bugün dolara ve euro artışına müdahale etmekle hiçbir şey elde edemezsiniz. 
Eğer tarıma ve tarımı geliştirmek için de köylümüze destek olmazsanız, bu ülke batar. Arkasından da asla ağlayan olmaz. Bugünkü gidişat onu gösteriyor. Düşünsenize dövizin her artışında iktidardan gelen yumuşak sözler, doların ve euronun ateşini bir türlü söndürememişti. Merkez'in "Enflasyonda döviz kuru ve gıda fiyatlarındaki gelişmeler aldığımız karara etkili oldu" sözü, aslında iktidarla paranın patronu arasındaki yaşanan anlaşmazlığı hissettiriyor.
Ama ne olursa olsun, kim ne derse desin, Türk ekonomisini dövizin acımasız yükselişine terk etmek, ülkeyi bile bile intihar ettirmek demektir. Faizlerin yüksekliğini şikayet ederek, "faiz lobisi" söylemiyle şikayette bulunanlar, bugün mutfaktaki artışların halkı perişan ettiğinde de, aynı şeyi söylemesi gerekmez mi?

İKTİDAR İLE MERKEZİN ANLAŞAMAMASI HALKI PERİŞAN ETTİ
Merkez Bankası Başkanı diyor ki, "Yılbaşında yüzde 7 olarak varsayılan yıllık gıda enflasyonu, yıl sonunda yüzde 9,7 olarak gerçekleşmiştir. Büyük ölçüde işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yüksek artışın etkili olduğu bu görünümün enflasyondaki sapmaya yaptığı katkı 0,6 puan düzeyindedir. Yönetilen fiyatların enflasyona olan net etkisi ise 2013 Ocak Enflasyon Raporu’nda sunulan tahminler ile uyumlu gerçekleşmiştir. Sonuç olarak, enflasyonun hedefinin üzerinde gerçekleşmesinde döviz kuru ve gıda fiyat gelişmeler etkili olmuştur."
Biz de burada şunu soralım istiyoruz:
"Türk parasının değerini nasıl koruyacaksınız?"
"70'li ve 80'li yılların faiz artışlarının dengesizliğinden şikayet ederek ve faiz lobisi çıkışıyla ekonomiye yön vermek, sadece faiz artışıyla mı mutlu sona ulaşılacak?"
"Bilindiği gibi Türk parasının değerinin artışı da enflasyon getirir, düşmesi de. Bu açıdan bakıldığında sadece acil faiz artışlarıyla mı enflasyon ve dövizin artışı duracak?"
Bir de hep ekonominin flaş gelişmesinden gurur duyarak bugünlere geldiğimizi iddia edenler, hiç olmazsa semt pazarlarına bir zahmet çıksınlar da, Türk parasının nasıl yerlerde süründüğünü görsünler. Öyle kuru sıkı ifadelerle... Öyle "Biz faizlerin artışını kabullenmiyoruz" açıklamalarıyla Türk ekonomisine sağlık aşısı yapamazsınız.
En güzel sağlık aşısı, ekonominin köylüden itibaren kalkınmasıyla olur. Köylünün tarlasındaki ürününe birkaç kuruş veya lira olarak değer verildiğini, yine bu ürün(leri) semt pazarlarında 4 - 5 lira olarak görüyorsak, "Bunda büyük bir yanlışlık var" diye bakmalıyız. Pazarlardaki gıdaların aşırı fiyatlanmasına dur diyecek bir ekonomist var mı?
Döviz artışına sert darbe diye nitelenen Merkez Bankası kararları, öyle hiç de sanıldığı gibi değil. Bir defa vatandaş, pazara çıktığında ve filesini ucuz fiyatlı ürünlerle doldurduğunda ekonomiyi kurtarırsın. Çünkü bundan halk kazandığı kadar, köylü de kazanacak. Köylüne, çiftçine ve her türlü üreticine destek vererek tarımı kalkındırmazsan, bu ülke batar. Sıcak para bir yerde biter, ama toprağın verimi bitmez.
Bunu kabullenmeyen iktidarlar maalesef insanlara hep bu krizleri yaşatmaktadırlar. Daha düne kadar dünyanın 16. ekonomisiyiz diyorduk. Ama bugün faiz artışıyla ekonomiye nasıl bir kılıf uyduracağımızı şaşırır hale geldik.
Neden?
Bu da mı dış destekli bir kriz oluyor?
Bu da mı yabancı sermayenin Türk lirasına müdahalesi oluyor?
Hayır.
Hiç de öyle değil.
Biz, ülkemizin tarımını... Köylümüzün başarısını... Topraklarımızın verimini... Pazar ekonomisine "Fiyatlara dur" diyerek dolara ve euroya darbe vurabileceğimizi hiç düşünmüyoruz. Düşünmediğimiz müddetçe ne enflasyon durur... Ne döviz artışları engellenebilir... Ne de pahalılık dizginlenir.
Son olarak şunu söylemek gerekirse, "Merkez Bankası, PPK toplantısı kararları sonrası dolar 2.20 TL’nin altına düştü! Dolar 2.17′ye kadar geriledi. Ve Euro ise 2.97′ye indi" açıklamaları asla döviz kurlarını istediğimiz gibi yönlendirebileceğimiz anlamını taşımaz. 
Bakın düne kadar petrol da zamlandı. Hadi bakalım, buna ne diyeceksiniz?
Demek ki üretici olacaksın. Köylünü kalkındıracaksın. Büyük şehirlere göçü durdurarak halkını yaşadığı topraklardan uzaklaştırmayacak plan ve projeler üreteceksin. Ama bu projeler hep üretmekten ve tarımın doğal zenginliğinin fark edilmesinden geçer.
Artık bunu fark etmenin zamanı gelmedi mi?
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *