EMPERYALİZMİN tuzağıyla neredeyse kıyamete kadar Türkiye'yi sözde Ermeni meselesiyle ağır suçlamalara tabi tutmaya çalışırlarken, AİHM'nin aldığı kararla bu suçlama çürümüştür. Ermeni iddialarını çürüten Doğu Perinçek'in olağanüstü çalışmaları... Türk milliyetçiliğini tam kadro şahlandırarak Avrupalıyı da kıskaca alan vatanseverlerin çabaları halâ devam etmekteyken... Hiç kimse, bu konuda "Başarısız oldular" diyemez.
Ne yazık ki bu çabaları gösteren kahramanların bugünkü durumu ise insanın canını acıtıyor. Düşünün, bugünkü AİHM kararı eğer Ermeniler lehine çıkmış olsaydı, inanın Ermeniler ve onların destekçisi Avrupalı, dünyayı ayağa kaldırırlardı. Ama ne yazık ki bizde ne böyle bir duygu yaşanıyor... Ne de düşünülüyor. Hatta inanın, Türk kamuoyunun bile bu karardan ne yapılacağını ve sonucunun "ülkemizin aleyhine" mi, yoksa "lehine" mi çıkacağından hiç haberi yok.
Haberi olmamasının sebebinde, Ergenekon ve Balyoz davalarının iktidar ile olan sıkıntısından kaynaklanıyor. Evet ama, bugün cemaatler suçlanarak tutukluların oyuna getirildiği itirafları üzerine özel mahkemelerin kaldırılması kararı, içeride yatan vatanseverlerin özgürlüğünü neden engelliyor?
Hele ki Ermenileri tuş eden ve edilmesinde büyük katkısı olan(lar)ın hapislerde tutulması ne derece doğrudur?
Öyle değil mi?
Zaten buna kimse de itiraz etmiyor ama, tutukluluk sürelerinin sona ermesi için yeni yasaların çıkarılması beklentisini basından izlemekteyiz. Fakat sadece kanunların değiştirilerek CHP'nin ve MHP'nin de katkısıyla cezaevlerinin boşaltılmasının sağlanmasında geç kalınmadı mı?
Ya Cumhurbaşkanı Gül'ün son ifadesine ne buyrulur?
Ne demişti:
""Cumhurbaşkanı’nın istediği kişiyi affetme hakkı yok. Ben, istediğim kişiyi ‘getirin affedeyim’ diyemem. En çok önem verdiğim konu adil olmaktır. Örnek verilen isimlerden çoğu tutuklu, mahkemeleri devam ediyor. Hükümlü olmayan kişileri affedemem" demişti.
O zaman son olaylardan sonra "Gül'ün eli daha da güçlenmiştir" manası çıkmaz mı?..
konusunda güçlenmiştir?
Tabii ki affetme konusunda.
Gül röportajında, "En çok önem verdiğim konu adil olmaktır. Örnek verilen isimlerden çoğu tutuklu, mahkemeleri devam ediyor. Hükümlü olmayan kişileri affedemem" demişti. Pekiiiii, bugün iktidarın "Her şeyi cemaat yaptı. Onlara kumpas kuranlar da onlar" derken, tutuklu olan kişilerin oyununa gelerek hapislerde çürümeye terk edilen insanların durumuna ne derece adil diyebilirsiniz?..
Hükümlü olmayan kişilerin haklarında daha karar verilmemişken... Bu kişilerin (üstelik Perinçek gibi vatanseverin Ermenileri kendi minderlerinde tuşa getirmişken) nasıl olur da bu kişiler hapishanelerde unutulmak üzere terk edilir?
Sayın Cumhurbaşkanı, bu konuya ağırlık vermelidir. Sözde Ermeni meselesinin çürütüldüğü şu günlerde... Ermenilerin bocalamasının start aldığı şu günlerde... Avrupalının da "Bu dava zaten mantıksızdı inkarıyla ortaya çıkan şu günlerde... Gül'ün, Perinçek'e ödül vermesi gerekmez mi?
Ama nedense Gül'ün hiç aklına dahi gelmiyor. Sadece röportajlarında ve verdiği demeçlerde, "Benim affetme yetkim yok" diyerek olaydan kendini sıyırmaya çalışıyor. Oysa affetme yetkisini kullandığını, Perinçek'in AİHM'deki büyük zaferinin bir başarısı olarak görülmesi gerektiğini Türk kamuoyuna rahatlıkla anlatabilirdi.
Bunu yapmadı.
Eğer yapsaydı, Erdoğan hükümetiyle ters düşecekti. Yani olay, dönüp dolaşıp AKP ile ters düşmeme meselesine dayanıyor.
Eğer Gül, vatanını seviyorsa Perinçek'e hemen ödül vermeli... Ve onlarca yıl başarılamayan sözde Ermeni meselesine karşı ifade özgürlüğündeki haklılığı kanıtlayan Doğu Perinçek'i kırmızı halılarla hapisten çıkarmaları gerekirdi.
Neden mi?
İnanın Ermeniler ve dünya kamuoyu, eğer ki Türkiye'ye karşı bu davayı AİHM'den geçirebilselerdi, bütün dünya hep birlikte büyük kampanyalar yaparak Ankara'yı sarsacaklardı.
Yani demek istediğimiz şudur: "AİHM kararından sonra Perinçek hapisten derhal çıkarılsaydı eğer, bu Avrupalıya çok büyük bir mesaj olacaktı.!
Ya Meclis Başkanı'na ne demeli?
"Perinçek çok büyük bir olayı başardı" dedi ve bu konunun üzerine yattı. Hemen oracıkta unutuverdi. Sanki Ermeniler meseleyi kazandı da, karşıdan gelen yumruğa karşı gardımızı almamız gerekiyormuş gibi...
Oysa:
1- Dev kampanyalar yapılmalıydı.
2- İktidar, konuyu derhal Avrupa Parlamentosu'na taşıyarak AB normlarının bu konuyu araya sıkıştırarak Türkiye'yi beklettiklerini hatırlatmalıydı.
3- Bizzat iktidar, devlet adına hapishaneye giderek Doğu Perinçek'i ziyaret etmeli ve onu tebrik etmeliydi.
4- Doğu Perinçek'e devlet adına ödül verilmeliydi.
5- Bir teşekkür edilmeliydi.
Bunların hangisi yapıldı?
Hiçbiri.
Dünya üzerindeki 190 ülkeden de sadece 20’sinin sözde ‘soykırım’ iddiasını resmen tanıdığı vurgulanırken, İsviçreli hukukçu Avukat Laurent Moreillon hem kendi ülkesinin meclisini eleştiriyordu ve hem de bu meselenin arkasına sığınarak Türkiye'ye yapılan sözlü saldırıları eleştiriyordu.
Avukat Moreillon, "Bu karara çok sevindim. AİHM kararında açık bir ifade ile, gerçekliğinden henüz emin olunmayan tarihi bir konuda karar veremeyiz diyor ve tartışmaya açık olması gerektiğini vurguluyor. Ben gerçekten bu karardan ve sonuçtan çok memnunum. AİHM kararı bir hukuk ve ifade özgürlüğü zaferidir. AİHM’nin de dediği gibi Yahudi soykırımı ile 1915 olayları arasında paralellik kurulamaz. Bir çok Avrupa ülkesi bu konuda ortak bir fikre sahip değil. İsviçre Mahkemelerinin cesaret edemediğine AİHM bu karar ile bir son nokta koymuş oldu" diyerek, Türklerin böylesi bir suçlamayla karşı karşıya kaldıklarını rahatlıkla açıklıyordu.
Şimdi sıra devleti temsil eden Cumhurbaşkanı Gül'e geldi.
Cumhurbaşkanı, yıllarca Türkiye'yi bıktıran bu kararın ardından böylesi bir zaferi hukuk adına çarpışarak kazanan Perinçek'e Milli Hizmet ödülünü vermelidir.
Bu da, Türkiye adına çok şık hareket olacaktır.
Batı ise, Türkiye'nin vatanı ve toprağını kendi hukukundan üstün tutarak, olayı gerçekleştirenin suçlu olsa da - olmasa da onu ödüllendirmeliydi. Ve AİHM kararından dolayı Perinçek'e karşı şapka çıkarmalıydı.
Hiç hareket etmiyorsunuz, hiç olmazsa vatana hizmet adına bari bunu yapın.
