Gezi deyince kimilerinin aklına yurt dışı gezileri gelir. Benimse ülkemizin görülmesi ve gezilmesi gereken yerleri gelir aklıma. Ne kadar haklı olduğumu kanıtlamak için değerli okuyucularıma gezip gördüğüm ve unutamadığım yerlerin güzelliklerini yazacağım. İstanbullulara İstanbul’u anlatacak değilim. İstanbul uzun yıllar gezilebilecek olağan üstü bir şehirdir. Onun her yanından tarih fışkırmaktadır. Piknik yapıla bilecek alanları da cabası. Bu nedenle bu yazımda Ege’nin, Akdeniz’in güzelliklerinden söz edeceğim.
Kaz dağlarının güzelliklerini geride bıraktığınızda ilk durağınız Behram kale ile Asos olsun. Zeytinlikler arasında, nefis bir kumsalda mücevher gibi parlayan bir denizde olabildiğince keyifli gün veya günler geçire bilirsiniz. Yolunuza devam edip Ayvalık sapağına geldiğinizde Ayvalık’a sapmanızı ve orada en az iki gün kalmanızı öneririm. Eşsiz güzellikteki Sarımsak plajını, şeytan tepesini ve Cunda adasını geziniz. Cunda’daki taş evlerin güzellikleri gözlerinizi kamaştıracaktır. Edremit’in çakıllı plajlarından sonraki plajların tümü elekten geçecek kadar ince kumlardan oluşur. Altınova’nın ve Dikili’nin kumsalları da aynı niteliktedir.
Dikili kavşağından Dikili’ye sapınız. Çamlar altındaki lokantalardan dönerinizi ve lavaşını yedikten sonra sahilde hiçbir yerde bulamayacağınız lezzetteki vanilya kokulu özel külahındaki dondurmayı yalayarak yiyiniz. Sonra da Bademli’ye gidin ve köyü geçtikten sonraki eşsiz kumsala gidin. Muhtarlığın yaptırıp çok ucuza kiraya verdiği bungalovlarda birkaç gün kalın. Oradan Denizköy’e gidin. Denizköy’ün küçük koyu emsalsiz güzelliktedir. O küçük köyde kalabileceğiniz otel ve pansiyonlar var. Denizköy’den Çandarlı’ya doğru yola çıktığınızda oldukça dik bir yoldan zirveye doğru giderken aşağıdaki güzel manzarayı uçaktan seyreder gibi olacaksınız. Çandarlı’da iki enfes plaj vardır. Rüzgârın esiş yönüne göre plajınızı belirlersiniz. İki plaj da çakılsız, ince kumludur.
Aliağa plajları da çakılsız ve ince kumludur ama alt yapısı yoktur. Yalnızca kalmak için değil de denizine girmek için gide bilirsiniz. Petrole alerjiniz varsa orada denize girmenizi önermem. Zira o plajlar Aliağa rafinerisinin etkisi altıdadır. İzmir’e doğru yola devam ederken Foça yol sapağına geldiğinizde Foça yoluna sapınız. Yenifoça’yı geçtikten sonra yol sahile paralel olarak devam etmektedir. Yol boyunca emsalsiz koylar ve yol kenarındaki tarihi taş evler göreceksiniz. Foça’da pansiyonculuk gelişmiştir. İlle de otel diyorsanız Leon otelde veya Hanedan otelde kala bilirsiniz. Foça’nın en güzel plajı İngiliz burnundadır. Orada denize girebilirsiniz.
Foça’nın en temiz denizi oradadır. Mersinakilerdeki deniz suyu da çok temizdir. Buna rağmen ille de İngiliz burnu derim. İngiliz burnunun en ucuna gittiğinizde yol üstüne bırakılmış olan yakıt tankının üzerine çıkıp orada bulduğunuz bir bezle veya gömleğinizle İncir adasındaki gazinoya doğru sallarsınız. Gazinonun önünden hareket eden bir sandal sizi alıp adaya götürür. Deniz ve yemek keyfiniz sona erdiğindi sizi aldıkları yere bırakırlar. Foça geziniz sona erdikten sonra yolunuzun üzerinde Buruncuk Mahallesi vardır. Eğer tarihi yerleri gezmek gibi bir merakınız varsa yolunuzun üstündeki Buruncuk dağına çıkıp antik şehir Larissa’yı gezebilirsiniz. Dağa yaya olarak çıkabilirsiniz. Araba ile çıkılacak yolu yoktur. Yola devam ettiğinizde Menemen’e geldiğinizde şehir merkezindeki Tarihi Taşhan’ı ve karşısındaki bedesteni geziniz. Menemen’in ünlü çömlek yoğurdundan almayı da ihmal etmeyiniz. Menemen’de otelcilik ve pansiyonculuk gelişmediğinden yolunuza devam edip geceyi İzmir’de geçirin.
Eğer Foça’dan erken çıkmışsanız Karşıyaka’ya varmadan yolun solunda bir levha göreceksiniz. Ege’nin Abant’ı Karagöle gider. Bu levhanın gösterdiği yola sapınız. Bir süre sonra yolculuğunuz ağaçlardan oluşan bir tünel içinden devam edecektir. Bir süre sonra bir tepeye çıktığınızda gözlerinize inanamayacaksınız. Aşağıda muhteşem güzelliğiyle Karagöl görünmektedir. Karagöl’ün çevresinde suyu buzu aratmayan onlarca pınar ve çeşme vardır. Eğer Karagül’e gitmeye niyetlenirseniz Menemen’den günlük ihtiyacınızın en az iki katını almanız gerekir. Göldeki temiz hava sizi ummayacağınız kadar acıktıracaktır. Akşam İzmir’e doğru hareket ettiğinizde içinizde tekrar Karagöl’e gelme özlemi dağ gibi büyüyecektir.
Gezimize Yarın devam edeceğiz.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *