Haberdar Gazetesi Yazar Yazıları Hey CHP - MHP Pısırık Olursan...

Hey CHP - MHP Pısırık Olursan...

.

 Hey CHP - MHP Pısırık Olursan, Elbette ODTÜ Ormanına Girerler!..


ARTIK ne zaman televizyonu ve radyoyu açsak, ilk duyduğumuz şey,
“Yerel seçimlerde bilmem şu parti sürpriz yapacak”tan tutun... “Genel
seçimde, yerel ağırlıklı olarak gücünü hissettirecek”e kadar bir dizi
program ve röportaj ağırlıklı haber yorumlarıyla karşılaşıyoruz.
Sanki memlekette her şey düzelmiş de... Bir tek derdimiz genel seçimle
yerel seçimin arasındaki farkın belirlenmesine kafa yoruyormuşuz gibi.
Tabii bu haberi yapan kanalların başında yandaşlar ve kandaşlar ilk
sırayı alıyor. Peşi sıra hem görsel ve hem yazılı medyanın patronları
da hükümeti göklere çıkaracak değerlendirmeler yapıyor ve kamuoyunun
aklını çelmeye çalışıyor.
Peki bu işin doğrusu bu mudur?..
Elbette doğru olan bu değildir...

BUGÜNKÜ MEDYAMIZIN VAHDETTİN’DEN NE FARKI VAR?.. DÜŞÜNDÜKLERİ TEK ŞEY:
PARA... PARA...PARA... VATAN UMURLARINDA BİLE DEĞİL!

Doğru olan, medyamızın; “Atatürk’e ve Türklüğe hakaret edilerek
kamuoyuna ters giden” ve “Türk gençliğine hakaret edilen bir ortamda”
ne geneli, ne de yerel seçimi düşünmelidir. Ama bizim medya denen
kuklalarımız ne doğru dürüst program yapmakta... Ne de kamuoyunun
hükümet ile ilgili olan eleştirilerini tüm detayına kadar ekranlarına
ve de sayfalarına taşımakta.
Varsa da - yoksa da AKP’nin sırtını sıvazlamak...
Ona şirin gözükmek...
Neden mi?..
Çünkü fiyakalı arabalarından olmamak...
Öbür dünyaya götüreceklerini sandıkları yalılarını, yatlarını ve
bahçelerini ülkelerinden daha üstün tutmak...
Hatta, siyasal düşüncelerini, memleketin yanlış siyasi işgalle
yönetilmesine tanık oldukları halde “Hükümetin her yaptığı şeye
doğrudur” diyecek kadar fikirsiz ve düşüncesiz politikalarıyla halkına
ihanet etmeye devam ediyor(lar).
Bugünkü medyanın Vahdettin’den hiçbir farkı yok.

CHP VE MHP BUGÜN BÖYLE VURDUM DUYMAZ OLURSA, TÜRK SİYASETİ BİTER...

CHP ve MHP’nin cılız ve pısırık günlük siyasetleri vatandaşları sinirlendiriyor.
Nasıl sinirlenmesinler ki!..
Düşünün, bir ülkenin insanı “Türklüğüme dokanamazsın” diyerek
hükümetine karşı duruşunu sergiliyor. Ama gelin görün ki, o ülkenin
ana muhalefeti ve diğeri, hiçbir zaman halkın iradesini Meclis’e
taşıyacak kadar sağlam bir politika izleyemiyor.
Neden?..
Pısırık ve cılızlar da ondan.
CHP ve MHP sanki halkımıza şunu söylüyor:
– “Bize sakın dokanmayın... Biz elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.
Bakın Gezi olaylarında gençliğimizin ve halkımızın yanında olduk.
Onların sesini duyurabilmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.
Ama ne yapalım ki bizden bu kadar” dercesine bir politika
izlemekteler.
Fakat şunu yapmıyorlar:
1– Türk gençliğine asla vuramazsınız.
2– Gezi olaylarında Atatürk ilkelerine sahip çıkan sadece gençlik
değil, Türk milleti de vardır.
3– Hükümet Türklükle oynamaktan derhal vaz geçecek... Türk milletini
ve Türklük ruhunu asla yenemez.
4– Ordumuz hapisteyken, ülkemizin askeri gücü sıfır olmuştur. Şu
günlerde herhangi nedenden dolayı bir savaş çıksa, Türkiye savunmasız
olarak teslim bayrağını çeker. Bu duruma derhal son verilmelidir.
5– “Yüzde 50’mi zor tutuyorum” diyorsun... O halde hadi çıkar yüzde
50’ni... Ben de yüzde 50’mi çıkarıyorum.

BAĞIMSIZLIK İSTİYORSAN ATATÜRK GİBİ MİLLİ GÖRÜŞÜN OLACAK. TABİİ BİR DE
VATANINI VE MİLLETİNİ SEVECEKSİN...

Sadece bunlar da değil.
Düşünebiliyor musunuz, “Türkiye’nin düşmanı ve kan emicisi katil
Amerika’dır” diye sürekli yazıp duruyoruz. Ama gelin görün ki Amerika,
CHP Genel Başkanı’na davet yolluyor. Kılıçdaroğlu ise, (CHP’li
Loğoğlu’nun açıklamasına göre) Amerika’ya bir ziyaret
gerçekleştireceği yönünde haber veriyor.
Ama bir de bakıyorsunuz, aynı Amerika, Erdoğan’ı devreden çıkarıp
Abdullah Gül’ü başbakan yapma planları yapıyor.
Yani Amerikalılar, hem Kılıçdaroğlu’nu ve hem de Gül’ü aynı potada
işine göre eritmeyi düşünüyor. Kaba bir tabirle hangisi işine gelirse
onu destekleyerek Türkiye Cumhuriyeti’ne başbakan yapma düşüncesinde.
Bu gelişmeler böyle olunca, insanın aklına hemen şu soru geliyor:
– “Yahu Atatürk milliyetçiliğini savunan bir parti... (Hele o parti
CHP olursa) Kılıçdaroğlu’nun Amerika’da ne işi var?..
 Türk milliyetçiliğinin esas amacı bağımsızlık ve özgürlük değil mi?..
O halde Kılıçdaroğlu, neden Amerika’ya gidiyor?..
Gitmezse ne olur?..
Diyelim gitti...
Ne olacak?..
İster misiniz bir de gitmişken Fethullah’la görüşsün...
Olur mu olur. Olursa da hiç şaşırmayın.
Bu arada Kılıçdaroğlu diyelim Amerika’ya gitti. Başkanla görüştü.
Obama, ‘Biz 80 sene öncesinden Türkiye’nin bölünmüşlüğünü kabullenmiş
bir ülkeyiz. Hatta Lozan Anlaşması’na bile imzamızı atmadık.
Türkiye’nin bölünmüşlük haritası taaaa o tarihten kalma haritayla
Pentagon’un duvarını süslemekte’ demese bile... Bunun böyle olduğu
bütün siyasi otoritelerce bilindiği halde Kılıçdaroğlu ne diyecek?..
– “Bize yardım edin” mi diyecek?..
Obama o zaman Kılıçdaroğlu’na, “Türk halkı Gezi olayında kendisine
lider ararken neredeydiniz?” demez mi?..
Atatürk’ün muhteşem zekasıyla emperyalistlere karşı nasıl mücadele
ettiği yazılmadı mı?..
Çizilmedi mi?..
Tüm bu olumsuz gelişmeler ve söylemler medyada yazılıp çizilirken,
Kılıçdaroğlu niçin Amerika’ya gidiyor?..
Hem Abdullah Gül’ü ve ardından da Kemal Kılıçdaroğlu’nu sağlama alma
çabası içine giren Obama’ya karşı CHP neden pasif duruyor?
– “Hayır, gelmiyorum’ derse ne kaybeder?..”
Eğer Atatürk milliyetçiliğine önem vererek ülkene hizmet etmek
istiyorsan (Ki, amaç öyle görünüyor) o halde Amerika’ya sırtını
çevirmelisin. Bağımsız Türkiye ancak böyle kurulur.
Bu ülkenin Amerikan uşaklığından bıktığını artık herkes biliyor. Yeni
Türkiye’nin (Tıpkı geçmişte olduğu gibi) aynı heyecanla yeniden
kurulması şarttır. Türk halkı da bunu istiyor zaten.
Kılıçdaroğlu Amerika’ya gideceğine, halkına yönelip aynen şunu demelidir:
– “Amerika beni davet ediyor. Biliyorum sizler Türk gençliği ve halkı
olarak Amerika’yı sevmiyorsunuz. Politikada ise siyaset kavramı
sokaktaki adamın düşüncesiyle işlemiyor. Ama yine de tavrınızı,
düşüncenizi ve tepkinizi merak ediyorum. Gitmemi istiyor musunuz -
istemiyor musunuz?.. Ben de ona göre bir değerlendirme yapacağım...”
Bunu böyle derse ne olur?..
Dünya mı yıkılır?..
Ama hayır... İlla ki Amerika’ya gidilecek. Oradan gelecek yaklaşıma
göre Türkiye’de politika yapılacak ve başbakan olunacak...
Öyle mi?..
Hayır efendim.
Türk halkı asla bunu kabul etmiyor ve etmez de.
Zaten Atatürk’ün siyasi duruşuna...
Dünya politikasına...
Komşularıyla olan ilişkilerindeki Türk ulusunun duruşuna ve önemine
dikkat etseydiniz, Amerika’ya, “Şu anda gelmem mümkün değil. Ülkemin
bu konuda siyasi düşünceleri olumsuzluk sinyalleri vermekte.
Gelmiyorum” demelidir.

KILIÇDAROĞLU VE BAHÇELİ ELELE VEREREK DERHAL ODTÜ ORMANINA GİTMELİYDİLER...

CHP ve MHP genel başkanları Meclis’te yaptıkları grup toplanıtlarında
eleştirilerini okumak için sadece salı günlerini beklememeliler...
Aksine ODTÜ Ormanı’nda yapılan ağaç kıyımına karşı “Hop, ne oluyor?..
Yeter artık, bu kadar da olmaz... Bu yapılan siyaset değil, ülkemizin
topraklarına ve gençliğe baskı ve zulümdür” diyerek aynı arabada
ODTÜ’ye giderek ağaç kıyımını protesto etmeliler.
Daha doğrusu sokağa inmeliler.
Halkın yanında olmalılar.
Peki CHP ve MHP bunu yapıyor mu?..
Hayır.
– “Neden yapmıyor?” diye bir soru sorulursa eğer...
Alacağınız cevap aynen şu olacaktır:
– “Vekillerimiz zaten meydanlarda... Televizyonlarda... Basında
duruşumuzu göstermekte...”
Bu cevaba “karşı cevap” olarak biz de şunu söyleyeceğiz:
– “Ey CHP, ey MHP... Sizler bu kafayla asla lider olamazsınız. Hatta
siz bırakın lider olmayı, başbakan dahi olamazsınız. Şunu unutmayın,
halkın yanında olmazsanız liderliğinizi asla başbakanlıkla
taçlandıramazsınız. Geçmişi bir düşünün bakalım. Ulu Önder Atatürk
padişahın değil, halkın desteğini alarak mücadelesinde başarılı
olmuştur. Sizin gibi “Amerika’ya gideyim... İsrail’e şirin
görüneyim... İslami düşüncelere biraz da hocalık tarzıyla yaklaşarak
Arap alemine dinci görüneyim ve ülkemi idare edeyim” demedi. O, halkın
yanında oldu, halk da onun yanında...
Onun için siz de ODTÜ’ye giderek öğrencilerle beraber olmalısınız.
Sokağa inerek halkınızın nabzını tutup “Gençlikle beraber olduğunuzun”
resmini vermelisiniz.
Ama sizler bugün yaptığınız pısırık ve korkak politikanıza devam
ederseniz (Ki ediyorsunuz), iktidarın değil ODTÜ’ye girmesini...
Savaşa dahi girmesini engelleyemezsiniz. Zaten Meclis’te tezkereye
onay vererek aklınızca Türk ordusunun elini güçlendirmek istediniz...
Ama ne yazık ki Irak’ta, İran’da ve Suriye sınırlarında ne kırmızı
çizgilerimiz kalmıştır... Ne de sınır karakollarımız...
Halkımız, muhalefet olarak sizlerin sağlam ve güçlü bir parti
duruşuyla iktidarın bütün yanlışlarını durdurabilecek politikalar
üretmenizi bekiyor. Ama sizler bu kafayla muhalefet etmeye böyle devam
ederseniz, halktan kopuk bir politika izlediğinizi er geç
anlayacaksınız. O zaman ne genelde, ne de yerelde güçlü olacaksınız.
Bu ifadeye ek olarak şunu yazmamız gerekiyor: Ey CHP’liler ve onun
Genel Başkanı...
Sarıgül’e bakar mısınız?..
İster beğenin, ister beğenmeyin, ama Washington ziyaretinden son anda
vazgeçtiğini de görün.
Neden vazgeçti acaba?
Bir düşünün bakalım...
Türk milletinin Amerika’ya olan son günlerdeki kini ve nefreti arttığı
için olmasın sakın?..
Veya, Obama kalleşinin bir yandan Gül’ü... Bir yandan Kılıçdaroğlu’nu
davet etmesinden dolayı Sarıgül’ün CHP’nin başına geçmesi için
Kılıçdaroğlu’nun ayağını kaydırma çalışmaları olmasın... (Kılıçdaroğlu
ile Sarıgül’ü birbirine vurararak Gül’ü aradan sıyırma gayreti
olabilir.)
Obama hangi kişiyi desteklerse ve o kişi Türkiye’de başa geçerse
geçsin, asla Amerika bundan rahatsız olmayacak.
Hatta daha rahat olacak.
Neden mi?..
Çünkü Amerikan güdümünde bir liderin Türkiye’de başbakan olması,
emperyalist düşüncenin başka bir versiyonu olarak işleyecek. Olay bu.
Özellikle Sayın Kılıçdaroğlu’nun düşünmesi gerekir. Kılıçdaroğlu eğer
Amerika’ya giderse, kendisinin bağımsız bir Türkiye için kolları
sıvadığına bu milleti asla inandıramaz...
Onun için diyoruz ki, Sayın Kılıçdaroğlu Amerika’dan önce ODTÜ’ye
koşmalıydı. Erdoğan’ın Obama’ya koşmasını her vesileyle eleştirirken
aynı hatayı yapmamalı. Eğer yaparsa, Türkiye’de Kılıçdaroğlu’nun
“Bağımsız bir Türkiye için çalışıyoruz. Artık dış mihraklardan uzak,
saf ve temiz bir Türk toplumunu yeniden inşa edeceğiz” demesine kimse
inanmaz.
Bizden söylemesi...
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *