Haberdar Gazetesi Yazar Yazıları Kılıçdaroğlu’nun Sarıgül tercihini iyi analiz etmeliyiz...

Kılıçdaroğlu’nun Sarıgül tercihini iyi analiz etmeliyiz...

.

 Kılıçdaroğlu’nun Sarıgül tercihini iyi analiz etmeliyiz...


YEREL seçimler siyasi partiler için çok önemlidir. Çünkü bu önem,
genel seçimlerin ön analizi olmakla birlikte, halkın tabanda nereye
kaydığını da rahatlıkla size göstermektedir. Ancak olağanüstü bir olay
olursa (Gezi Direnişi Gibi), işte o zaman siyasal düşünceleri izlemeye
alanlar, tam anlamıyla bozguna uğrarlar.
Oyların nereye kaydığını...
Kimlerin, kimi desteklediğini...
Parti tabanında yelpazenin solunda mı, sağında mı, yoksa orta solunda
mı gruplaşmalar olduğunu tahmin dahi edemezler. Daha doğrusu, resmen
bilinçlerinde tam bir bozguna uğrarlar.
Beyin durur.
Tahmin gücü sıfırın altında buz kesilir.
Beyin göçü, nereye gideceğini...
Kime uğrayacağını...
Hangi partinin daha yüksek oyla yerelde ve genelde önde koştuğunu
akıllarına dahi getiremez.
Ama bugün, bu gerçeklerin ışığında olayları zaman süzgecinden
geçirirsek, oyların;
Kime kaydığını...
Nereleri ziyaret ettiğini...
Oyların sahipleri kişilerin tercihlerini nerelerde kullandığını...
Son can alıcı olaylardan sonra hangi partinin ne kadar oy
yüzdelemesine yakıştığını...
Hangi partinin hangi adayının partisine güç kazandırdığını tahmin
etmek pek de zor olmaz.
Mustafa Sarıgül gerçeğinde olduğu gibi...

BUGÜNKÜ ŞARTLAR YÜZÜNDEN SARIGÜL’Ü SEVSEN DE - SEVMESEN DE DESTEKLEMELİSİN!

Sosyal demokrat akımın bir huyu vardır. Mutlaka kendi kendini ağır bir
şekilde eleştirir ve partisine de büyük zarar verir. Ama kendini
eleştirenlere, “Siz eleştiri yapıyorsunuz, peki diyelim. Evet ama
eleştireyim derken sosyal demokrat oyların bazılarını küstürdüğünüzün
ve hasmınıza istemeden destek verdiğinizin farkında mısınız?” diye
sorsak, ne derler?..
– “Hadi canım, sende. Ben burada partime zarar gelmesin diye
çırpınıyorum. Yanlış adım atanların partime zarar vererek yerelde ve
peşisıra genelde fiyasko yaşamamak için eleştirimi yapıyorum...”
derler.
Evet ama o zaman size, “Kardeşim, yerelde de, genelde de adayları
ister sev - ister sevme ama partinin desteklediği ve bugünkü politik
nedenlerin çıkışı olarak düşündüğü adayın ismine eleştiri yapmamak
daha doğru değil mi?..” diye demezler mi?..
Ayrıca illaki eleştireceğim ve partime zarar gelmesini önleyeceğim
diyerek AKP’nin çok çekindiği CHP’nin adayına ağır eleştiri getirmenin
neresi doğrudur?..
Sadece “Biz sosyal demokratız. Biz partimiz içinde adil olarak
eleştiri yaparız ve doğru olan demokratik hareketin eleştiri hakkının
da hakkını iyi veririz” diyerek yola çıkmak, hem kendini
kandırmaktır... Hem de karşı taraf(lar)ın ekmeğine yağ sürmektir.
Nasıl sürülmesin?..
Sosyal demokratın ve Gezi olaylarının nedenini ve içeriğini halkın
yanında hareketle kamuoyuna bildirirken... Her şeyden çok Atatürk
milliyetçiliğine önem vererek tam bir Türk milliyetçiliği görevini
üstlenen ve televizyon(ları)mızda çıkan aydın yorumcularımızın bile
(CHP’nin kat kat ilerleyerek AKP’yi sandığa gömecek kadar kuvvetle
Sarıgül üzerinde karar kılmışken...) Sarıgül’ü ağır bir şekilde
eleştirmeyi ‘Doğru politika” olarak görmek mümkün müdür?..
 Bizim CHP’li aydınlarımız nedense bunu hep yaparlar.
Şunu buradan önemli belirtmemiz gerekiyor:
1– Sarıgül’ün Baykal ile 8 sene önceki siyasi kapışma yüzünden ortaya
çıkan bunalımından dolayı ihracını bugüne taşımak çok şey kaybettirir.
2– CHP’li aday adayları, AKP ve MHP’li adaylarına karşı değil de,
Sarıgül ismi üzerinden politika yaparak “Ben başkan olmalıyım” derse,
partisine kazık atar.
3– Kılıçdaroğlu’nu da bu yönde eleştirerek kendine pay biçmek
isterlerse, işte o zaman “Partime iyilik yapayım” derken, kötülük
yapmış olur(lar).

GÜRSEL TEKİN’İN SARIGÜL HAKKINDAKİ İFADELERİ ALKIŞLANACAK DÜZEYDEDİR!..

CHP’li aday adayları Kılıçdaroğlu’na ve Sarıgül’e ağır eleştiriler
getirirken, biraz olsun Gürsel Tekin’e kulak verselerdi, Sarıgül
üzerinden nasıl “siyaset yapılır”ı daha iyi anlamış ve öğrenmiş
olurlardı.
Ama siz bırakın Gürsel Tekin’i... CHP’nin kalesine gol atmak için
adeta sabırsızlanıyorlardı. Tıpkı televizyon yorumcularından
bazılarının, sosyal demokrat geçindikleri halde Sarıgül’ü eleştirirken
Kılıçdaroğlu’nun  düşüncesine saldırması gibi...
Ama ne oldu?..
Sarıgül bir nevi parti mazbatasını almaya hak kazandı.
Neden?..
AKP karşısında kuvvetli aday olduğu için...
Tabii başka bir nedeni daha var. O da şudur:
– “Şu son 8 seneden bugüne kadar hiç mi genel ve yerel seçimler yapılmadı?..
Yapıldı tabii ki...
O halde Sarıgül neden bu 8 senelik zaman diliminde akıllara getirilmedi?..
Hiç bu soru aklınıza geldi mi?..
Kısaca açıklayalım: Sarıgül’ün parti içinde tabanı olsa da, o zamanki
dönemde ulusalcı olan Baykal grubu, Sarıgül mevzusunu asla CHP çatısı
altında kabullenemediler. Çünkü Baykal’ın karşısında genel başkanlık
yarışını yapan Sarıgül’e karşı hiçbir zaman hoşgörülü davranılmadı.
Ama bugün Kılıçdaroğlu yerelde İstanbul’u almak için Sarıgül’e dört
elle sarılmışsa, bunun nedeninde Baykal’ın ve ulusalcı kanadın
yenilikçiler karşısında son nefeslerini verdiğinin resmi vardır.
Veyahut da suskunluğu...”
Biz demiyormuyuz “Yeter artık. Bırakın başkanlık yarışını... Şimdi,
bunun zamanı değildir. Şimdi, AKP’nin gitme zamanıdır. Sürekli ‘AKP
iktidarından nasıl kurtuluruz?’ derken, genelde ve yerelde
partilerarası sürekli didişirseniz sonunuz çok kötü olur” diye...
Eğer böyle kötü bir son yaşamak istemiyorsanız, mutlaka bugün birlikte
hareket etmelisiniz. Bunu yapmazsanız  Türk halkı için istenmeyen bir
hal alır. Ama bunun yegane sorumlusu da siz olursunuz.

CHP, İP VE DİĞER GRUPLARIN 29 EKİM’DE VERDİĞİ BİRLİKTELİK HALKIN ÖZLEMİYDİ!..

İşte tam da burada 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Tandoğan’da
milyonlara hitap eden Kılıçdaroğlu, İP ve diğer gruplarla nasıl
biraraya geldiyse... Aynı şekilde yerelde de - genelde de güç birliği
yaparlarsa, AKP iktidarına karşı kuvvetli olacaklarını bilmeleri
gerekiyor.

YEREL VE GENEL SEÇİMDE OYLAR, ARTIK PARTİYE GÖRE VERİLECEK...

Eskiden yerel seçimler için şöyle düşünce hakimdi: “Genel seçim
ayrıdır... Yerel seçim ayrıdır. Eğer şehrine öne veren ve daha medeni
şekilde yaşam alanları için aday (partisi ne olursa olsun) mutlaka
desteklenmelidir. Bizim için önemli olan yerelde halka hizmeti en iyi
şekilde götürendir.”
Evet, bir zamanlar bu zihniyet Türkiye’de ağırlığını hissettirirdi.
Peki bugün bu zihniyet kaldı mı?..
Hayır...
Nasıl kalsın ki!..
Baksanıza, Taksim Gezi Parkı İstanbullu’nun olduğu halde merkezi
yönetim Ankara’dan karışıyor... İstanbullu’nun parka girmesini bile
yasaklıyor.
Neden?..
İstanbul Belediye Başkanlığı AKP’de olduğu için...
Peki İzmir’e ve diğer partilere ait olan öteki şehirlerimize karışabiliyor mu?..
Hayır.
Bu da gösteriyor ki, artık şehri için çok iyi çalışan ve fikirlerinin
muazzam bilgi birikimine sahip olanın belediye başkanlığı pek etkili
olmayacak.
Aksine partinin güdümünde kazanılan şehir belediyelerinin hizmetleri
artık parti isimleri olarak anılmaya başlayacak.
Tam da burada Kılıçdaroğlu’nun Sarıgül üzerinde neden bu kadar
durduğunu... CHP heyetinin Sarıgül’e giderek neden katılımın
gerçekleşmesine çalıştığını... Demokrasinin tehlikede olduğu şu
günlerde sorumluluğunu çok iyi düşünerek Sarıgül ile kahvaltıda neden
buluştuğunu çok iyi analiz etmemiz gerekiyor.
Artık sosyal demokrat olarak CHP’li aday adaylarının öne çıkmak için
bireysel politikalarla Kılıçdaroğlu’na ve Sarıgül’e değil... Bilakis
AKP’nin aday adayları üzerinden hareketle eleştirel politikalarını ve
hizmetlerini anlatmaları gerekiyor.
Bunun tersi, tam bir fiyasko olur.
Daha doğrusu, Sarıgül’ü ister sevelim - ister sevmeyelim... Burada
esas konu CHP’nin İstanbul Belediye Başkanlığı’nı kazanmasıdır.
Sarıgül ismi AKP kulislerinde büyük ses getiriyorsa (Ki getiriyor) el
birliği ile bu sorunun üstesinden gelinmesi gerekiyor. O da
Kılıçdaroğlu’nu düşüncesini ve Sarıgül’ün adaylığını desteklemekten
geçer.
Yok illaki “Kılıçdaroğlu hata yapmıştır. Sarıgül üzerinde fazla
duruyor” diyerek CHP’ye ağır eleştiriler getiren olursa (Ki
Kılıçdaroğlu’nu destekleyen televizyon yorumcuları ve CHP aday
adayları olmuştur), bu; kendi ayağına kurşun sıkmaktır.
Bu kişiler bir de şöyle düşünsünler: Daha düne kadar halkımız, “AKP’ye
karşı başbakanlık koltuğunu unutun. Gün, birleşme günüdür. Atatürk
için... Türkiye için... Türklük için... Ulus için... Biraraya gelmenin
günüdür. Gün, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurtarma ve yaşatma günüdür” diye
nasıl seslendiyse... CHP’li aday adayları olarak sizler de (nasıl ki
AKP’de deprem yaratan) Sarıgül’ü karalayarak değil... Halka hizmet
üzerinden politika yaparak düşüncelerinizi ve siyasi yarışınızı
yapmalısınız. AKP’ye karşı tek vücut olmalısınız.
Gerçek yurt severlik budur.
Gerçek sosyal demokrat anlayışı budur.
Gerçek Atatürk milliyetçiliği budur.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *