Haberdar Gazetesi Yazar Yazıları Madem Kafada Namus Türbanı Var, Çok Eşli Nikahlıların Da Evini Basın!

Madem Kafada Namus Türbanı Var, Çok Eşli Nikahlıların Da Evini Basın!

.

SİYASETTE açıklamalar çok olduğu kadar, malzeme de çoktur. Önüne gelen siyasete atılmak istiyorsa, bunun tek sebebi dokunulmazlık zırhı içinde “Bana kimse karışamaz. İstediğimi söyler, istediğimi yaparım” havasında seyreder.
İşte tam da burada konu yine namus kavramı içinde düğümleniverdi. Bu düğümü çözmeye çalışan idari kadrolar çabaladıkça daha da battıklarının farkında bile değiller.

Nasıl olsunlar ki!..

Mesela iktidar ile muhalefetin son çatışması, kız ve erkek öğrencilerin aynı evi paylaşmaları üzerine gelişiverdi. Evet ama, bu çatışmanın ortasında yine Türk gençliği suçlandı ve yapayalnız bir şekilde yakalanmak istendi. Muhalefet ise gençleri yalnız bırakmayarak gereken desteğini Meclis grup toplantılarında yaptıkları kürsü
konuşmalarında verdi.

Fakat nedense iktidar, öğrencilerin üzerinde baskı kurmak için sürekli saldırmaya başladı. Bu saldırının adresi, namus kavramı dahilinde uzun bir ev takibi söz konusu oluverdi. Gerçi iktidar, “Evlerde kızlı - erkekli kalmalar var. Biz buna müsaade edemeyiz. Valilere talimat verdik. Gereken ne ise yapılacaktır” dese de... Konun bir tek namus kavramı olarak algılanmaması gerekiyor.

Neden mi?..

Mesela Gezi olaylarında Türk gençliğinin Atatürk’e ve Cumhuriyet’e olan bağlılığını bir türlü kıramadığı için, yurtları ve özel ev oturumlarını gündeme taşıyarak tekrar tekrar öğrencilerin hayatına eleştiri getirmeye çalışmaktadır.
HÜKÜMETİN EKSİKLİĞİ TÜRK GENÇLERİNE SAHİP ÇIKMAMASI VE ÖZEL HAYATIN
ÖĞRENCİLER İÇİN DE KUTSAL OLDUĞUNU DÜŞÜNEMEMESİ!..
Oysa hükümet türban üzerinden namus havasına bürünecekse, o zaman yapacakları çok şey vardır. Derhal yurt binalarının sayılarını bütün illerde fazlalaştıracaksın. 
1– Yurtların adreslerini, öğrencilerin okudukları okullara yakın
2–yerlerde inşaa edeceksin. Kızlı - erkekli dostluğu, paylaşımı ve saygıyı türban zihniyetinin
3–önünde tutacaksın.
4– Kafalarda zinayı değil, eğitimin paylaşım alanındaki birlikteliği(kız - erkek) ayrımı yapmadan gençliğini bilinçlendireceksin.

Ama nedense bugüne bakıyorsunuz, ne bu 4 başlıklı konu gündeme alınmış... Ne de kızlı - erkekli öğrenci gruplarının yatacak yerleri halledilmiş.

Her şey olduğu gibi bırakılmış.

Daha doğrusu, nasıl ki olması gereken bir çalışmanın ve hizmetin yapılmamasıyla her şey durduğu yerde bırkılmış ise... Kız - erkek öğrencilerin eğitimden önce hizmet almalarına karşı iktidar hiçbir şey yapmamış.
Daha doğrusu yapmıyor. Yapmadığı gibi, hem suçlu - hem güçlü misali esip yağıyor. Bu gidişte kız - erkek öğrenciler yanyana gelseler bile... Kol kola yürüseler bile... Hatta ve hatta dostluğu ve paylaşımı en dürüst şekilde yapsalar bile, iktidarca anında bunun adı zina olarak algılanmaktadır.
BÜLENT ARINÇ “İKTİDARIMIZ BÖYLE ŞEY DÜŞÜNMÜYOR” DERKEN BAŞBAKAN’IN
“DÜŞÜNÜYORUZ” DEMESİNE NE BUYRULUR?..
Zaten Bülent Arınç’ın bu konudaki ifadesi de şöyleydi: “Özel evlerde kalan talebeler ‘denetlenecek veya baskınlar – yapılacağı’ şeklindeki yazılanlar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu olaylar asparagas haberlerdir” diyerek basında çıkan haberleri yalanlamıştı. Ama Başbakan bunun tam tersini yaparak, “Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyaca cevap veremediğimiz için bazı yerlerde de evlerde kalma noktasında sıkıntılar yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize, emniyetimize, valiliklerimize gelen istihbari bilgiler var. Bu istihbari bilgilerden hareketle de valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Evlerde kalma noktasında sıkıntılar yaşanıyor. Çünkü buralarda nelerin olduğu belli değil. Karmakarışık, her tür şeyler olabiliyor. Ondan sonra anneler, babalar feryat ediyor ‘Devlet nerede?’ diye. Devletin burada olduğunu anlatmak için bu adımlar atılmaktadır ve atılacaktır. Bunlara da bir muhafazakar demokrat iktidar olarak bizler müdahil olmak durumundayız” deyince, iktidarın tepesinde bazı şeylerin ters gittiğini rahatlıkla görebiliyoruz.

O zaman aklımıza hemen şu sorular geliyor:

1-Siz yurtlar yaptınız da öğrenciler gitmedi mi?.. 
2– Öğrencilere hayatı ucuzlattınız da talebeler yararlanmak mı istemedi?..
3– Anne - babalar, “Hayır kızım” veya “Hayır oğlum. Biz pahalı evlerde
kalmanızı ve pahalı hayat yaşamanızı istiyoruz ve özel evlerde
oturarak bizim ekonomimizin canını okuyun” mu diyorlar?..

Tabii ki hayır.
Bir de şöyle düşünün bakalım:
a) Suriyelilere para vereceğinize, öğrencilerinize harcırah vererek ekonomilerine destek olamaz mıydınız?..
b) Ödeyecekleri kira bedellerine katkıda bulunarak sorunsuz bir okuma hayatının önünü açamaz mıydınız?..
c) Yurtların fazlalığından oldukça faydalanan öğrencileri başka, alanlara yönlendirmek için bilim ve ilim laboratuvarları kuramaz
mıydınız?..

Tüm bunlar gerçekleştirilemezken, illaki öğrencileri suçlayacağım diyerek din üzerinden eleştiri yaparak konuyu farklı mecralara çekmenin ne alemi var?..
Bir defa herkesin özel hayatı, özeldir.
Herkesin düşüncesi, kendine göre yine özeldir.
Aile yapıları dahi başlı başına özeldir.
Durum bu haldeyken öğrencilere ağıza alınmayacak hakaretler yaparak onları aşağılamak çok ayıp değil mi?..
ÖĞRENCİLERE SALDIRACAĞINIZA, ÇOK EŞLİ VEKİLLERE VE VATANDAŞLARA SALDIRIN!...
Laik ve Cumhuriyet düzeninde çok eşlilik ve imam nikahıyla yasa dışı evlilikler hayat tarzında suç olarak kabul edilirken, yine de AKP öncesi hükümetler asla imam nikahlı ve çok eşlilere baskın düşünmemiş ve onların özel hayatlarına hep saygı duymuştur. Ama bugün AKP zihniyeti, ne çok eşliliğin yanlışlığını ağzına almıştır... Ne de imam nikahlılara bir suç işlediklerini dile getirmiştir... Ama konu Türk gençliği ve Atatürk’ün laik düzenini
savunanlar olunca, hemen gardını alarak saldırıya hazırlanmıştır.

Oysa saldırı öncesi hükümet bir de şunları düşünsün bakalım:

1-Bu ülkede refah düzeyin sıfır. 
2-Yaşam alanların sıfır denilecek kadar yok olmuş. 
3-Ekonomik rahatlama da yok.
4-Yurtların sayısı yetersiz. 
5– Kiralar aldı başını gidiyor.

Siz daha bu 5 maddeyi düzeltemezken, nasıl olur da gençlere “hakaret” ederek suçlama yaparsınız?..Dolar 2 lirayı geçiyorken...Euro neredeyse 3 liraya yaklaşmışken...İran’a olan enerji borcunuzu tonlarca altınla karşılayarak öderken... Gençliğin üzerine bu şekilde saldırmak da ayıptır. Ayrıca “Bu gençlik beni neden kabul etmiyor acaba?” diyerek onların karşılaştıkları sorunları halledin ki, bu gençlik de rahat rahat okusun ve ev bulabilsin.
Devletin yaptığı yurtlarda kalabilsin. Hem de sorunsuz şekilde. TOKİ, kalitesiz şekilde binalar dikerken, biraz da gençliğe yönelik kaliteli yurtlar yapmaya çalışsa fena mı olur?..
BEKAR ERKEKLER DE GÜZEL YERLERDE OTURMAK İSTİYOR AMA ONLARA DE EV ZOR
VERİLİYOR...
Aslında bu konuyu sadece kız - erkek öğrencileri olarak düşünmemek lazım. Bir de madalyonun diğer yüzü var. O da bekar erkeklerin de aynı kaderi paylaştığıdır. Eğer bir bekar erkek, evlenmemişse ve kısmetten veya ekonomik nedenlerden dolaya izdivaç yapamamışsa, onu da cezalandıracaksınız? (Ki bazı yerlerde cezalandırılıyor).

Bu ülkede bu tür sorunları güzellikle ve ailevi düşünceler yumağında toplumunu bilinçlendirir ve hazırlarsan, o zaman Türkiye sorunsuz bir şekilde hayatı yaşayan gençlikle dolu dolu olacaktır. Yok eğer, “kızlı - erkekli” evlerde oturmak ne kadar kötü diye yola çıkarsanız... O zaman bekar erkeklerin sosyal alandaki yaşamlarına nasıl güvence vereceksiniz?.. Yapılan gereksiz bir siyasi tabloyla bu insanları toplumdan uzaklaştırdığınızın ne zaman farkında olacaksınız?..
Yok illa ki yapılan her şey suç ve hata diyerek yola çıkarsanız, işte o zaman size şöyle, “Bu ülkenin namus kavramını bir tek öğrenciler mi yüceltiyor ve aşağılıyor? Bir de çok eşli vekillere ve imam nikahlı yaşamlara doğru polislerinizi gönderseniz olmaz mı?” demezler mi?..

Ne dersiniz?..

Eğer kızlı - erkekli öğrencilerin yaşam tarzlarına “Ayıptır” ve“Günahtır” diyerek yaklaşırsanız (Ki yaklaşıyorsunuz)... O zaman çok eşliliklere de aynı şekilde yaklaşın da görelim bakalım...
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *