Bugüne kadar bilindiği gibi AKP Hükümeti TBMM'den yasaları paket halinde geçirdi. Bunlar genellikle Muhalefet partilerinin evet ve hayır diyebileceği konumdaki yasalar olduğundan pek zorlanmadı.
Şimdide yani Gezi Parkı için yapılacak olan referandumu tek başına yapmayacaktır. Bunu bir paket halinde, paketin içinde de 3. köprünün adı, Çamlıca tepesine Cami gibi halkı karşı karşıya getirecek birbirinden tamamen ayrı konuları oylatacaktır.
Hayır derseniz Çamlıcadaki camiye de hayır diyeceksiniz!
Evet derseniz 3. Köprünün ismine de evet diyeceksiniz.
AKP halkı yanıltmaya devam ediyor.
Sakın ola ki Referandum aldatmacasına kanmayın!
Gezinin Parkının düşündürdükleri!
İnsanoğlunun çok sıradan ve en doğal olan ihtiyaçları; başta “barınak, yiyecek, giyecek, sağlık” gibi maddi ihtiyaçlarını karşılamak için devam ettirdikleri basit ekonomik ihtiyaç ile birlikte yaşamak için gerekli olan sosyal aktiviteler “tatil, sinema, tiyatro, gazete kitap vs” bunların tamamı bir insanın en doğal hakkıdır.
Ve dünyadaki tüm savaşların altında bu talepleri kendince belirlemek, belirlerken de hangilerinden “daha çok rant elde ederiz” diyen kapitalistler ile “daha çok hakkımızı nasıl elde ederiz” diyen emekçilerin sınıfsal tepkileşişleri vardır…
En az ücret ile en çok emeği sömürmek isteyen kapitalistlerin kendi içlerindeki çelişki ise; Az ücret verdiği için “tatil, sinema, tiyatro, gazete kitap vs” bunları satamayan veya satmakta zorlanan kapitalist arasındaki çelişkiler gibi…
Türkiye’de ise bu durumun kökünde yine aynı şeyler olsada farklı olarak bu sömürü mekanizmasını dahada çekilmez hale sokan son 11 yıllık AKP iktidarıyla birlikte çevre ve hükümet baskısını da ekleyebiliriz.
AKP ile Başbakanı dahi ayıracak bir konuma geldiğimiz Türkiye’deki son olaylar bunun en somut göstergesidir. Daha evvel AKP diye direk siyasetin yapıldığı parti konuşulurken bugün artık “Diktatör Tayyip” sloganlarını duymaya başlamamız bir tesadüften çok Başbakan Erdoğan’ın kişisel tavırlarıdır!
Başbakan Erdoğan Gezi parkı ile sembolleşerek ülkeye yayılan bu sivil itaatsizliği sakinleştirmek yerine dahada provoke eden o saldırgan kışkırtıcı, vatandaşı arasında ikilik çıkartan, kendisine ait bir %50 den bahseden, iktidar olduğu halde dünyada görülmemiş bir duruma yani miting yapmaya hazırlanan bir tutum ile olayları körükleyen bir durumdadır...