Öyle bir yerdeyiz ki “At izi, it izi” birbirine karışmış.
Faşist ırkçılar, Sosyal Demokrat Solcu olmuş. Buda yetemez gibi sosyal paylaşım ağlarında Ahmet Kaya’yı bile bölücü ilan etmişler.
Solcular, Sosyal Demokrat partilerden ve bu içerikli medya kuruluşlarından izole edilip faşizan söylemliler kalem ve makam sahibi olmuş.
“Ulusal Sol” diye bir kavram çıkmış gerçek solu bir yere zincirleyerek hapsetmeye çalışır olmuş.
Sol ise mevcudu korumak adına yenileşmeden korkar olmuş, emeğin yanında varoşları da terk etmiş.
Sol, kendini koruyamaz hale gelip işkencecisi zindancı başına âşık.
Sol, 12 Eylül artıklarının kirli çamaşırlarına sahip çıkar olmuş.
Demek ki Abdurrahman çelebilere sol denilmesine kimse ses çıkartmıyorsa bunada ses çıkartılmayacaktır.
Düşünsenize bir kere; Marksist sol nerden nereye geldi.
Ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle gazetelerini çıkartamaz halde, derneklerinin partilerinin kirasını ödeyemez durumda!
Peki, böyle olmasını kim istiyor?
Çok basit bu sorunun cevabı;
Soldan kim faydalanmak istiyorsa, solu kim kendine payanda yapmak istiyorsa bu işinde sebebi odur.
Bir ülkede solun katilerinde birincisi; alternatif solun yerini alan işbirlikçi ayrılıkçı hareketlerdir.
İkincisi zamanın hızına ayak uyduramayan dinozor kafalar.
Üçüncüsü ise hayatı boyunca hiç üretmeyen, hep birilerinin sırtından geçinen, cebine konulanla gününü geçiren şef denilen küçük burjuva lider özentisi fikir kabızı feodal abuklardır.
Bu üçüncüsü en tehlikelisidir, çünkü öldürtür, vurdurur, bombalatır, yaktır.
Her şeye rağmen en çabuk izole edilebilinecek olanı yine odur, çünkü akıllı değildir!
Bakınız, dünyanın çeşitli ülkelerine; Eski Marksist solun yerinde yeller eserken, ayrılıkçı etnik silahlı ulusal hareketlere verilen destek bu ulusalcıları hangi kalıplara sokuyor.
Bunlara bağımsızlık savaşları denilerek Lenin’den alıntılar yapılıp “ulusların kendi kaderini tayin etme hakkına saygı duyacaksın” diyerek, solun desteği alınmıyor mu? Hatta abuk durum bahanesiyle solun önüne geçirilmiyor mu?
Peki, son haliyle vahşi kapitalizm; ulus üstü devletlerden kentsel otonom şehir devletlerine geçerek daha iyi bir pazarlama ile tüketim toplumları yaratmak ve onlara daha kolay ulaşmak için güçsüz, dirençsiz, gümrüksüz minimize devletçikler istemiyor mu?
Başta ABD ve Avrupa’daki köklü güçlü Emperyalist devletlerin kendi içinde neden etnik durumla ilgili pekte sorun olacak bir durum dışa vurulmuyor?
Ulus üstü devletler Emperyalizmin amacı liboşlarında rüyasıdır.
Liboşlar sınırsız özgürlüğün insani boyutunu, emperyalizm ise ekonomik boyutunu düşünürler!
Onun içinde sol şeridin tıkanıp onun yerine ayrılıkçı veya liboşların şeridinin açık kalması sağlanılır.
Baştanda dediğimiz gibi bu savaşta sol sermaye tarafından acze düşürülüp, güçsüzleştirilip, kendi kendine yetemez hale getirilerek onun yerine alternatif yollardan medet uman Emperyalistler ve ona tepki göstermeyip o çarkın bir parçası olan liboşlar solsuz bir yol istiyorlar.
Onun içinde her yolu deniyorlar!
Çünkü sol ikisininde karşısında onların sömürdüğü emeğin kurtuluşudur!
twitter.com/HasanHinisli