Haberdar Gazetesi Yazar Yazıları Üç siyasetçiye üç öneri!

Üç siyasetçiye üç öneri!

.

Siyasi partiler halkın ortak kurumu olup hiç kimsenin, lider dahi olsa babasının malı veya özel şirket değildir hatırlatmasını yaptıktan sonra Egemen Bağışın Fütursuzluğunu, Akil insanların sakilliğini, Dilek Akagün Yılmaz'ın zirve yapan mesnetsiz konuşması, Gülseren Onanç’ın kendini solcu sanmasına kadar birçok konuya değinmek isterim.

Ancak ne kadarına yerimiz yeter, şimdiden kestirmem zor. Çünkü kalem masanın üstünde durduğu gibi durmuyor insanın eline geçince bir ırmak gibi nerede denize döküleceğini bilmeden akıp gidiyor.

Öncelikle biz; Gülseren Onanç ve Dilek Akagün Yılmaz'ın CHP’nin başını ağrıtan çıkışlarını heybesinde altın bulmuş gibi sevinen Egemen Bağış’ın polemikçiliğinin önlenemez bir tahrikçilik olduğunu hissetmeye başladık.

Sayın Bağış nedense konuşurken takındığı üslup karşısındakini eleştirmekten çok kaşımaya yönelik tahrikkâr bir hal vaziyetinde.

Egemen Bağış bizi okur mu bilemeyiz, ancak kulağına gitmesi umuduyla ona; daha çok gençsin, siyasette uzun soluklu olmak istiyorsan bu ülkeyi germeye bir Bülent Arınç yeter.

Bundan birkaç yıl evvel diğer partilere oy veren seçmene de şirin göründüğünüz varsayımından yola çıkarak(ki bugüne kadar öyle hiç olmadınız) bundan sonraki siyasi hayatınızı tahrik ve ukalalık üzerine değil, sempati ve alçak gönüllülük üzerine kurarsanız yaşlandığınızda da siyaset yapıyor olabilirsiniz. Aksi durumda emekliliğinizin adı “Erken emeklilik” olur. Diyoruz.

***

Liboşizimle solculuğu birbirine karıştıran Gülseren Onanç ise bir an evvel sol siyaseti öğrenmeli diyoruz. En azından CHP’nin Sosyal Demokratlaşma sürecine katkı sağlamak istiyorsa keskin katı çıkışlar yerine; toparlayıcı, idareci, yönetici vasfını kullanmalı.

Onanç diyor ki, “CHP'de inandığım fikirleri savunacağım bir ortamın kalmadığını düşünüyorum”. CHP'yi değiştirmek amacıyla partiye geldiklerini, ancak bunu gerçekleştiremediklerini belirten Onanç, “Siyasetçinin hayalleri olmalı” derken çok büyük hayal kurduğunu düşünüyor ve Allah aşkına sen kimsin, dün gelerek bugün CHP’yi değiştireceğini mi sanıyorsun, demeyi de ihmal etmiyoruz…

Onanç MYK’dan istifa ederek parti içi yöneticilikten kendini izole etmemiş, sadece Genel Başkan Yardımcılığını bırakmıştır.

Bu iş eşlerin boşanıp hayatlarına yine birlikte devam etmesine benzemektedir.

Onun için Onanç’a; PM üyesi olarak kalmasının şuan itibariyle kendisine zararından başka bir şeyi olmayacağı için PM den derhal istifa etmelisin. Diyor ve CHP tabanının yüzde yüzünün barış yanlısı olduğunu hatırlatıyoruz.

***

Gelelim Sezgin Tanrıkulu’nu CİA ajanı olmakla suçlayan Dilek Akagün Yılmaz'ın o mesnetsiz iftira hissettiren suçlamasına. Aynı partide olmak yol arkadaşı olmaktır. Sırt sırta verebilmek, birbirine arksını dönebilmektir. Güvenmektir, güvenilmektir. Kısacası birbirinin yüzüne her daim bakabilmektir. Siz eminsinizdir ancak deliliniz yoktur, öyleyse susmasını bileceksiniz.

Ben sizin yerinizde olsam Genel Başkana çıkar en azında önümüzdeki Genel seçimlere kadar ileri geri konuşmayacağım taahhütün de bulunup bir daha da siyasete tövbe ederdim.

Naçizane önerilerimiz oldu. Biliyoruz tamamını su üstüne yazdık. Ancak biz su üstüne yazmayı becerebildiysek onlarda bu işi yapabilir diye düşünmek istiyoruz!


Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *