KIRIM, yüzyıllarca kuşatılmış ve talan edilmiş bir bölge. Bu bölgenin nazik konumda oluşu, Batılı ülkelerin olduğu kadar, Uzak Doğulu ülkelerin de stratejik meselesi haline gelmiş durumdadır.
Kırım’ın asıl güvenliği Rusya’nın nüfus çoğunluğundan dolayı Putin’in askeri politikalar kapsamına girdiği herkesçe bilinmektedir. Çünkü Kırım’daki nüfusun büyük çoğunluğunu Rus vatandaşlarının oluşturduğu bilinen bir gerçek iken... Dil olarak da Rusça konuşulurken...
Rusya’nın burada ağırlığını hissettireceği kaçınılmaz bir gerçektir. Daha önce de Ukrayna’nın güneyinde bulunan (bize göre de Karadeniz’in kuzeyinde bulunan) etrafı denizle çevrili bir ada olan Kırım’ın özerkliği ve geçmişi uzun bir tarihe dayanmaktadır. Bugün Rusya Kırım üzerinde hak iddia ediyorsa, bunun sebebi; geçmişteki tarihi bir gerçekten yola çıkmaları olmuştur.
Zamanın Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in, Kırım’ı Ukrayna’ya devretmesi her ne kadar tarihi bir hata olarak da görünse... Bugünkü Sovyet yönetiminin bu hatayı düzeltme açısından bu istilayı gerçekleştirmelerini, kendilerince bir hak olarak görmektedirler. Bazılarınca da Kırım’ın Ukrayna’ya verilişine, Kruşçev’in Ukrayna kökenli olduğu için sıcak bakıldığı yönünde gelen haberler vardır.
Ama ne olursa olsun Rusya, Kırım’ı bırakmak istemiyor. Hatta istemez de. Çünkü Kırım meselesinde tarihe bakacak olursak şu ansiklopedik gerçeği okumuş oluruz:
Zamanın Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in, Kırım’ı Ukrayna’ya devretmesi her ne kadar tarihi bir hata olarak da görünse... Bugünkü Sovyet yönetiminin bu hatayı düzeltme açısından bu istilayı gerçekleştirmelerini, kendilerince bir hak olarak görmektedirler. Bazılarınca da Kırım’ın Ukrayna’ya verilişine, Kruşçev’in Ukrayna kökenli olduğu için sıcak bakıldığı yönünde gelen haberler vardır.
Ama ne olursa olsun Rusya, Kırım’ı bırakmak istemiyor. Hatta istemez de. Çünkü Kırım meselesinde tarihe bakacak olursak şu ansiklopedik gerçeği okumuş oluruz:
– “Kemal Çapraz’ın Kırım’la ilgili eserinde şu bilgiler yer almaktadır: Milattan çok öncelerden itibaren Türk vatanı olan Kırım MS. 1736’da Rus ordularının Bahçesaray’a girip binlerce evi ve Han Sarayı yaktıkları günden bugüne “yangın yeri” olmuştur. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım Hanlığı Osmanlı Devletinden koparılmıştır. 1783’de Rus işgaline uğramış ve Kırım Türklerinin esaret yılları başlamıştır. Rusların Kırımlılara yaptıkları zulüm ve baskı yüzyıllarca göçlere sebep olmuştur. En büyük göç dalgaları, 1792, 1860-1863, 1874-1875, 1891-1892 yılları arasında Osmanlı topraklarına yaşanmıştır.
1783’de Kırım’daki Türk nüfusu % 98 iken, 1897 Türk nüfusu % 35’e düşmüştür. Rus Çarlığı 1917 Bolşevik ihtilâli ile yıkılınca Kırım Türkleri, Numan Çelebi Cihan başkanlığında 13 aralık 1917’de bağımsızlıklarını ilan ettiler. Fakat 1918’de Rus orduları Kırım’ı istila ettiler. Devlet başkanı Numan Çelebi Cihan kurşuna dizildi. 11 Kasım 1920’de Kırım’da tamamen Rus hakimiyeti sağlandı. 18 Ekim 1921’de Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilan edildi.
Fakat bu cumhuriyetin merkez icra komite başkanı Veli İbrahim’de 1927’de idam edildi. Kırım Türk aydınları katledildi. 1920-1941 yıllarında Kırım’da sunî kıtlık meydana getirildi. Binlerce
Kırım Türkü açlıktan hayatını kaybetti. 1941 yılında Alman orduları Kırım’ı işgal etti.
8 Nisan 1944’de Kırım’a Rus hücumu başladı.İnsanlığın yüz karası Josef Stalin, İkinci Dünyâ Harbi bi tince 18
8 Nisan 1944’de Kırım’a Rus hücumu başladı.İnsanlığın yüz karası Josef Stalin, İkinci Dünyâ Harbi bi tince 18
Mayıs 1944 günü, Kırım'da kalmış olan bütün Türkleri, (genç erkekler askerde idi; kadınları, çocukları, yaşlı ve hastaları) 15 dakika içinde hayvan vagonlarına doldurarak Sovyetler Birli ğinin çeşitli yerlerine sürdü. Aç, susuz olarak bir bölümü 22 gün boyunca giden bu
insanlann yarısı yolda öldü.”
BATI PUTİN’E CEZA VERMEK İSTESE DE, RUS ORDULARI İŞGALDEN ASLA VAZGEÇMEZ...
Kırımlı milletvekillerinin parlamento binaları önünde “Rusya, Rusya” diye bağırarak Moskova’ya bağlanmak istediklerini belirtmeleri, Putin’in elini daha da güçlü hale getirmiştir. Batı ise, sert
müdahalelere yönelik Rusya’ya ceza vermek için sabırsızlanıyor. Ancak Alman lider Angela Merkel, atılacak herhangi bir sert adımın Rusya ile Ukrayna arasındaki görüşmelerin yapılmasına büyük zarar vereceği yönünde kaygılarını dile getirmiştir.
Amerika ise, G8 için önemli karar alarak Rusya’yı cezalandırmak istemektedir. Bunun yanında, yaptırımlarla Moskova’yı bezdirmek ve işgalci düşünceden bir an önce vazgeçirterek Kırım’ın özerkliğine ve Ukrayna’nın yeni yönetimine saygı duyulmasını istemektedir. Rusya ise bunun hepsine karşı tavrını siyasi değil, askeri alanlarda göstermekten hiç de çekinmemektedir. Amerika ise işi daha da ileri götürerek, Rusya’nın ekonomik kalbi olan banka sektötörüne ve özel şirketlere ağırlaştırılmış vize uygulamaları getirerek yaptırımları Putin’in hissetmesine çalışmaktadır.
Ama unuttukları bir şey vardır. O da şudur:
“Kırım, Rusya için vazgeçilmez bir stratejik bölgedir. Bunun nedeni, Moskova’nın en büyük deniz güçlerinden birisinin Kırım’daki Sivastopol’da bulunmasıdır. Bunun önemi, Suriye’deki Tartus Limanı’nın daha da güçlü olmasına eşdeğerdir. Çünkü Rusya, sadece hava taşıtlarıyla Suriye’ye yardım yapmıyor. Aksine Sivastopol’dan deniz yoluyla Tartus’a yaptığı askeri ve gıda yardımlarıyla Esad’ın yüzünü güldürüyor.”
Ama bir de şu gerçek vardır ki Moskova, Sivastopol’ü (daha doğrusu Kırım’ı) kaybederse, bunun bedeli çok ağır olacaktır. Bir defa Moskova’nın hayallerini süsleyen ve sıcak deniz diye tabir edilen bölgelere ulaşma özlemini Karadeniz’de gidermektedir. İkincisi ise, Akdeniz sularındaki etkinliğini ve Suriye ile birlikte Ortadoğu’daki
faaliyetlerini büyük ölçüde durdurabilir.
Bugün bunlar Amerika ile Rusya arasındaki stratejik olarak sessiz savaş halini ne kadar almış olsa da, yine de iki süper gücün birbirini ısırmayacağını hepimizin bilmesi gerekir. Çünkü Amerika, Batı Avrupa’yı kışkırtarak ve ekonomik dengelerin sağlanması için Avrupa Birliği’ni devreye sokarak her ne kadar siyasi kurnazlık yapsa da... Avrupalı, borcunu Litvanya’dan ve ona bağlı olan Kırım’dan tahsil edebilmesi için şimdiden kesenin ağzını açmış bulunmaktadır.
Peki Tükiye ne yapabilir?..
Sadece Kırımlı Tatarlar’ın haklarını savunmak ve Rusya ile Türkiye’nin bu konuda ekonomik dengelerin zedelenmemesi için barışçıl çözümler araştırmasına yönelecektir.
Eğer ki Türkiye bir şey yapabilecek güce gelmek istiyorsa bunu:
1– Avrupa Birliği’nin ve Amerika’nın yıkıcı emperyalist düşüncelerinin her zaman masada olduğunun...
2– Bunun zararının Ukrayna ve Kırım’a ağır bedeller ödeteceğinin...
3– Rusya’nın da bağımsız özerk bölgelere saygı duyması için iyiniyet girişimlerinde bulunması gerekeceğinin...
4– Soğuk savaş senaryolarından uzak durulmasının...
5– Yeni bir Ortadoğu sarmalının Ukrayna’da ve özerk Kırım’da yaşatılmamasının...
6– Uluslararası bir forumda meselenin derhal ele alınarak barışçıl konuların masaya yatırılmasının önemine dikkat çekmelidir.
Yoksa, iki süper gücün arasında sıkışıp kalmanın önüne geçilemez. En azından bu sıkışıklığı refaha eriştirmek için uğraşan Arvupa Parlamentosu’nun 11 milyar Euro’luk dev yardımı, Rusya’ya karşı mali bir savaş niteliğindedir. Moskova’nın ise en büyük kozu, Ukrayna’da ve Kırım’da nüfusun çok büyük bölümünün Ruslar’ın oluşturduğunu... Böyle bir çıkışı yapmaya mecbur kaldıklarını...
Burnunun dibindeki gelişmelerden olağanüstü rahatsız olduklarını beyan ederek, şimdilik siyasetin en nazik tarafını kullanmaktadır.
Bakalım siyaset ne zaman sertleşecek?..
Ne zaman yumuşayacak?..
Ne zaman kılıçlar kınına girecek?..
Ama ne olursa olsun Ruslar, ne Ukrayna’dan vazgeçer. Ne de Kırım’dan.
Çünkü Karadeniz’deki ağırlığının dünyaca hissedilmesi... Suriye’ye ve Ortadoğu ülkelerine rahatça ulaşabilmesi... Denizaşırı ülkeler konumunda biraz olsun rahat edişi... Rusya’nın Kırım’ı işgal edişinin ana nedenlerinden biri olarak görülmelidir.
Yani çıkarlar mevzusu...
Ama esasen şunu unutmamamız gerkiyor:
– “Amerika ve Batı Avrupa emperyalizmin anasıdır...”
– “Moskova ise acımasız bir askeri güçtür...” ...Ve acınacak, zavallı konumda olanlar ise Ukraynalı ve Kırımlılılardır.
Çin ve birkaç tane daha Uzakdoğu ülkelesinin çıkar amaçlı değil de, Rusya ile stratejik dostluğunu ele alarak Kırım’ı ve Ukrayna’yı Moskova adına destekleyeceklerini ele alırsak, karmakarışık bir problemler dünyası ortaya çıkacaktır. Bu karmaşıklığın içinde doğruyu bulmak isteyen ülkelerin birer dost eli olması da, Kırım tarihine yeni bir sayfa açacak niteliktedir.