Manavgat’da dokuz köyü ekmeğinden edecek olan HES (Hidro elektrik santralı) için köylüler santralın yapılmasını önlemek amacıyla eylem yaptıklarından saldırıya uğradılar. Hangi amaçla olduğuna akıl erdiremediğim bir durum var. Nerede doğa güzellikleri varsa turizmde büyük gelecek vaat eden yer varsa oralarda hidro elektrik santralı yapılması için baraj inşaatları başlatılıyor. Akdeniz bölgesinde onlarcasının kuruluş çalışmaları yapılıyor. Dünyaca ünlü Karadeniz vadilerinde de inşaat tüm olumsuzluklara rağmen sürdürülüyor. Ne bölgede yaşayanların ne de çevrecilerin yaptıkları eylemler ve direnişlerden olumlu bir sonuç alınamıyor. Kurulacak olan iki nükleer santrallerden biri Sinop’ta ülkemizin en önemli sit alanlarından biri üzerine kurulacak. Diğeri ise Mersin Akkuyu’da kurulmaya başladı.
Üçüncüsü ise yine turizmde çok iyi bir gelecek vaat eden Kırklareli İğneada’da veya Orta Anadolu’da büyük bir barajın yanında kurulması tasarlanılıyor. Nükleer santrallerde soğutma işleminde çok su gerektiği için mutlaka deniz, göl ve büyük barajların kenarında kurulması gerekir. Akkuyu’daki santral elektrik üretimine başladığında sağlıklarına çok önem veren Avrupalılar artık Akdeniz bölgesine turizm amaçlı gelmeyeceklerdir. Zira nükleer santralin Akdeniz’e karışacak olan soğutma suyunda nükleer kirliliği olacağına ve bunun Akdeniz’de etki edeceğine inanmaktadırlar. Bu yüzden Türkiye turizminde çok önemli bir gelir kaybı olacaktır. Turizmde önemli bir yer edinmekte olan Karadeniz bölgesi de Sinop’a kurulacak olan nükleer santral den mutlaka olumsuz etkilenecektir. Orta Anadolu’da kurulacak olan Nükleer santralin soğutma suyu tarımda sulamada kullanılan baraj suyunu karışacağı için kanserojen etkisi yüzünden tarımı da olumsuz etkileyecektir. Bu olumsuzlukları göz önüne aldığımızda enerji üretimi için yenilenebilir güç kaynaklarından yararlanılması ön plana çıkmaktadır. Bu da rüzgâr ve güneş enerjisidir. Her iki enerji de ülkemizde oldukça çok bulunmaktadır.
Ortağı olmaya can attığımız Avrupa birliğinin (AB) önemli üyelerinden İspanya fındık ihracatımızı baltalamak için üye ülkelere Türk fındıklarında böcek, zirai ilaç kalıntıları olduğu için Türk fındığının satın alınmaması için başvuruda bulunmaya hazırlanıyor. Tüm dünyada iki fındık ihracatçısı ülke var. Biri Türkiye, diğeri ise İspanyadır. Ülkemizle rekabet gücü olmayan İspanya ihracatımızı bu yolla baltalamak istiyor. Nükleer santraller çalışmaya başladığında tüm Avrupa ülkeleri ülkelerine yapmakta olduğumuz ihracatımız ile turizmimizi baltalamak için nükleer santrallerini de koz olarak kullanacaklardır.
Dershanelerin kapatılma kararına karşı tepkiler büyüyerek sürüyor. Halkımızın dershanelerimize dokunmayın çağrılarına hükümetin katı tutumunu sürdürmesi yüzünden milletvekillerine mesajlar atılıyor. Bu mesajlar az sayıda milletvekilini etkilese de çoğunluğu her zamanki gibi Başbakana ters düşmemiş olmak için mesajları görmezlikten geliyorlar. Oysa özel dershaneler eğitimimiz için oldukça yararlı kurumlardır. Devlet okullarındaki kalabalık sınıflarda yeterli eğitimi alamayanların tek umarı dershanelere gidip eksik bilgilerini tamamlamaktır. Ne zaman ki devlet okullarında sınıflar on beş yirmi öğrenciye düşürülürse ancak o zaman özel dershaneler kapatıla bilir. Aksi halde eğitim güdük olur. Arzu edildiği gibi bilim adamları yetiştirmek hayal olur.