Zengin semtlerin Bağdat, istiklal veya Cinnah caddesi, Fakir semtlerin ise muhakkak bir Atatürk birde Cumhuriyet caddesi vardır. Zengin semtlerin uluslararası marketler, fast fotlar zinciri, cafeler. Fakir semtlerin Bakkal veli amcası, lahmacuncusu pidecisi vardır. Zengin semtlerin karanlık gecelerinin ışıklar içindeki tur attıkları geniş yolları, fakirlerin gecenin karanlığını yırtan Molotof atılan sokakları vardır. Zengin semtlerin üşümesin diye kıyafet giydirilmiş özel veterineri olan köpekleri, fakir semtlerin soğuktan tirtir titreyen belediye tarafından zehirlenerek gebertilen itleri vardır.
Zengin semtlerinde oturanlar daha çok tatile gitmek için Bayram tatillerinin 4 günden 9 güne çıkartılmasını isterken Fakir semtlerinde oturanlar Bayramın gelmemesini isterler ki yevmiyeleri kesilmesin…
Türkiye’de zengin semtler genelde büyük şehir merkezleridir, zenginliğin göstergesi en lüks, en janjanlı yerden ev alarak parasın para katmaktır. Fakir semtler ise şehir dışları, kıyılar köşeleri mesken tutarlar, diğer adıyla da varoş denilir buralara. Amerika’da ise tam tersiymiş, ben gidip görmedim hiçte merak etmiyorum ama öyle diyorlar(!). Şehir merkezinde oturanlar zengin değillermiş. Zenginler şehir dışında ayrı yaşar. Kafalarını dinlermiş, oh ne ala.
Fakir semtlerin halk ekmek kulübelerinin önünde kuyruklar oluşurken, öbüründe yanına bile yanaşılmaz, hatta kimse almadığı için böyle bir şeyde yoktur. Birinde sosyete pazarı vardır, diğerinde akşam tezgâh altlarından atık sebze meyve toplayan çocuğunun elinden tutmuş kadınlar.
Bazen İstanbul’un gecekondu bozması evlerin tam ortasına ultra lüks bir müstakil ev görebilirsini. Bu evin sahibini ya patronların has adamı, ya da kara işlerin kara adamıdır. Lakin çevrelerinden kopup ta zengin semtlere ayak uyduramayacağı için gitmezler oralara!
Bu tür yerlerde insanları bir arada tutan ya bağlayan öğe ya ekonomik durum, yada sosyal çevre. Her ne kadar ekonomik durumdan bağımsız olmasa da sosyal düzen ve paylaşım bu durumun asli unsurudur.
Fakir semtlerin çok eskilerde açık kutuda satılan bisküvilerini, bakkallarda satılan gazyağlarını, gaz lambalarını ve de gaz, tüp, yağ kuyruklarını hatırlayanlar halen varken zengin semtlerinin yaşlıları dahi bunu bilmezler...
Cumbalı evelerin önünde akşam karanlığında saklambaç oynamayı, kandil günleri bir kutunun içine dökülen yağın yakılarak “yağ satarım bal satarım ustam ölmüş ben satarım” diyerek gezilen evlerden toplanılan bahşişlerinin hazzını zengin semtlerinin çocukları hiç tatmamıştır!
twitter.com/HasanHinisli