İlyas Öztekin

İlyas Öztekin

YAZMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

YAZMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

 

Yıllardır bu gazetede Cuma günleri yazıyorum. Tatilde yurtdışında iş seyahatlerimde de aksatmadan yazarım. İnanın ilk defa bu gün yazmak içimden gelmiyor. Şimdi suya sabuna dokunmayan şeylerden mi yazsam yoksa güncel politik gelişmeleri seçimle ilgili değerlendirmeleri ülkenin genel gündemini oluşturan olayları bir kenara itip aşktan doğadan tatilden gezilerden bir demet mi sunsam diye düşünürken yazmama isteyeni içimden atmam gerektiğine karar verdim.

Umutsuzluk ülkeyi kaplayan vurdumduymazlık küçücük günlük çıkarlara feda edilen toplumsal geleceğimizi düşündükçe boğulur gibi oluyorum. 40–50 yıl önce demokrasiye geçiş süreci yaşanmadan uygulanan yasakların vatan hainlerinin yargılandığı mahkeme kararlarının gündeme getirilmesi karar veren mahkeme başkanlarına katil damgası vurulması yüz yıldır birlikte yaşayan insanların önce etnik kökende ayrışması için açılım adıyla bir projenin başlatılması sonu fiyaskoyla bitince vazgeçtim denmesi. İnanç ve mezhep ayrımını öne çıkarıp meydanlarda 20 milyon alevi yurttaşların mezhebine yuh çektirilmesi ülke sorunlarını bırakıp insanların özel hayatlarına mahremiyetine tecavüz edilmesi bel altı kasetleri haysiyet ve vicdan katli. Terörist başıyla emrindeki kamu görevlilerini görüştürüp ateş kes için kandille bağlantı kurulduğunu itiraf ederken kendi gittiğinde kapanan kepenklerin muhalefet lideri gittiğinde açılmasını terörle işbirliği olarak değerlendirmek. Devlet uçağı ile Ürdün kralına düğün davetiyesi götürmek.73 milyon karşısında hesap verememenin ezikliği ile tv. Ekranlarından kaçış için usta çırak muhabbeti. İçerdeki yokluk yolsuzluk asgari ücretlilerin taşeron çalışanların atanmayan öğretmenlerin sorunları. Üniversite sınavındaki kopyalar ülkenin güney doğusundaki terörün büyük şehirlere taşınması. Halkın inandığı ve destek verdiği muhalefetin 41 projesini karalamak için 50 yıl önceki açlığı sefaleti gündeme getirmeler. İşte daha sayamadığım binlerce söylemlere rağmen hala insanların meydanlarda Türkiye seninle gurur duyuyor demesine toplumun tepkisizliğine duyarsızlığına yaşananlara gözleri bağlı vicdanları kapalı gibi bakmasına şaşırıyor gelecekle ilgili kaygılar duyuyorum ve artık yazma diyor içimdeki ses. Ancak yurttaş olarak yaşadığı ülkeye ve topluma karşı kendini sorumlu hissetmeyen elini taşın altına uzatmayı düşünmeyen insanların yaşamış olması ile yaşamaması arasında ne fark vardır diye düşünüyor ve diyorum ki; eğer dünyaya sadece yemek içmek defi hacet etmek ve üreyip çoğalmak için gelmişsek bizim türümüzün adı insan mı acaba…

Önceki ve Sonraki Yazılar
İlyas Öztekin Arşivi