Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Yeterki iste!

Siyaset neden kirli?

Namuslu, dürüst insanlar neden siyasette çabuk yorulup çekiliyorlar?
Bunlara yanıt bulmak çok kolay, fakat kabullendirmek ise o kadar zor.
Kapitalizmde tek amaç kârdır.

Kâr getirecek her tür iş “ahlaklı veya ahlaksız” yasallaştırılır. Genelevlerdeki fuhuştan vergi alınması ve bunun karşılığında fuhuşun yasal hale getirilmesi ortak kasada toplanan vergilerden diyanete de ödenek aktarılması gibi.
Bazı suçlar vardır ki; sadece para cezaları verilir. Para cezasını ödeyen  hapis yatmaz, ödemeyen yatar.

Bir örnekte trafikten olsun, trafikte para cezaları vardır.
Parası olan ‘Paramı öder suçumu işlerim’ der. Parası olamayanı ise parasızlık terbiye etmiştir; aman ha cebimizde paramız yok her hangi bir kusur işlemeyelim uyarısı parasız adamanı hep aklındadır. Kısaca parasızlığı, kabahat işlemesine emniyet freni olmuştur.
Bizi terbiye eden veya terbiyesizlerden farklılaştıran imkân veya imkânsızlık mı?

Yoksa gerçekten terbiyelimiyiz?
Bu sorunun cevabı parasal olarak yoktan var olmuş insanları incelemekle verilebilinir.
Örneğin adam silik fark edilmeyen meziyetsiz biridir. Bir tesadüf veya itaat sonucu makam sahibi olur. İlk işi onun eski halini bilenleri doğramaktır. Hani derler ya Türk erkeğinin parayı bulunca ilk yaptığı (Bayanlardan özür diliyorum)  "Önce arabayı sonra karıyı değiştirir.”
Genelde ar adap sahibi usul erkân bilen siyaset adamları her koşulda adaba erkâna uyum sağlarlar. Umumiyetlede toplantı, balo, kokteyl gibi yerlere eşleriyle birlikte giderler. Bunu geçmişte CHP, son 25 yılın ilk 10 yılında ANAP çok iyi uyguladı; fakat ANAP'ta da ipin ucu kaçınca papatyalar ortaya çıkıverdi.
Şimdilerde ise AKP bu adaba uygunluk sağlıyor, bu kezde her telden figanı feryat! Her yanımız türbanlı doldu diye çığlıklar atılıyor.
Ee, kardeşim etrafında türbanlıyı az görmek istiyorsan al eşini çık siyaset meydanına.
Olmaaaaz olamaz. Karısını yanına alırsa nasıl akşamları meyhanelerde içecek, nasıl kendinden geçecek. Çünkü meyhanede evdeki silik adam gitmiş etrafa hükmeden bir otorite olmuştur, gerçek halini bilen karısı bu haline gülmez mi?
Neden bu tipler sonunda azıtırlar?
Çünkü parayı ve makamı sonradan bulmuşlardır. Lükse ve konfora alışık değillerdir. Birden yükseğe çıkınca başları döner ve yukarıdan aşağıya herkesin üzerine kusarlar. İşte onların gerçek yüzü ortaya çıkmıştır; artık tanırız ve kim olduklarını biliriz.
Bu tipler umumiyetle siyasetin işlerini engellemeyeceği, aksine edinim edebilecekleri işleri tercih ederler. Örneğin sanayici, hizmet sektörü vs. bu tür işleri olanlar yerel siyasete uzaktırlar. Daha büyük ve etkili olan genel merkezi Ankara siyasetini tercih ederler.
Meyhanesi, Pastanesi, Kıraathanesi, çay bahçesi, düğün salonu gibi esnaf olanlar genelde yerel kurum ile aralarının iyi olmasını istediklerinden çoğunlukla yerel siyasete yatkındırlar. Bu meslek erbabı içinde hem mesleğini hem de siyaseti çok usturuplu ve dürüst yapanları da unutmamak gerekir, onları tenzih edelim.
İnşaat sektörü ile uğraşıp da büyük baraj, karayolu, spor kompleksi vs yapanlarda merkezi siyasete yakın olmak isterler.
Siyasette arınık olamamanın başka bir nedeni ise; namuslu, dürüst insanların siyasetten çabuk yorulup çekilmesi.
Arınık insanlar mesleği her ne olursa olsun “siyaseti erdem kabullenir, namusuna sahip çıkar gibi sahiplenirler.”
Tabi bu arada işlerinden, sosyal ilişkilerinden fedakârlık yaparlar.
Bazılarının önce işleri bozulur veya dışarıdan çelme takılıp arazlanır. İşleri bozulunca doğal olarak Türkiye gibi az gelişmiş güce tapanların bol bulunduğu bir ülkede sosyal ilişkileride sekteye uğrar.
Parası yoktur, sözüne itibar azalır.
Parası yoktur, tek sosyal ilişkileri meyhane olanların arasına katılamaz, zaten meyhanede yapılan siyaset sohbetleri terstir ona.
Emanetçi taşeron siyasetçiler tarafından sokağa salınan birkaç hormonlu kişi başlamıştır adamımız aleyhinde konuşmaya, yıpratmak için olmadık iftiralar üretilir minik minik eksikliler kocaman suçlar olur, kabahatler büyümüştür. Hatta kendi halinde sade yalın olan özel hayatı renklendirilip deşifre edilir.
Daha önce hırsıza namussuza dur dediğinden ve bundan sonrada görmemezlik yapmayacağından dolayı, dürüst arınık adamımız; kirlenmişlerin başlattığı yıpratma kampanyasına yenik düşer ve tez elden oraları terk eder. Doğal olarak kısır döngüdeki anlık çıkarlar peşinde koşanların yön verdiği siyaset kendini temizleyemez. Arınık hale gelemez ve hep kirli kalır.
Bu yazıyı okuyan namuslu siyasetçilerimiz alınmasınlar, kimi erken kimi geç yorulur. Ancak eninde sonunda yorulur. Bazen mola verir bir iki nefes alır dinlenir. Bazen son sürat devam eder diyelim en azından onları kirlilikten tenzih edelim.
En sonunda adamımız!
"Ben sizin yalan dolan ve entrikalarınızla baş edemedim, bu bana dert oldu, ama bende size boyun eğmedim bu da size ders olsun(!)”  der ve oradan uzaklaşır.
Arkasından; yıldı, korktu, mücadele edemedi kaçtı diyenler ise genelde kirli kalmaya razı olanlardır!
Peki, siyaset temizlenir mi?
Elbette, evet temizlenir diyeceğiz.
Siyaseti ben için değil biz için yaparsak neden olmasın.
Ve Ernesto CHE Guevara'nın slogan olmuş bir sözünü hatırlatacağız.
"Gerçekçi Ol İmkânsızı İste"...  yeterki iste!

 

twitter.com/HasanHinisli

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi