YÜREĞİM YANGIN YERİ YANAR HA YANAR.
Çarklar dönüyor. Yapılar yükseliyor. Karanlık dehlizlerden kara cevher gün yüzüne çıkıyor. Sular bentlerini yıkıyor. Daha çocukluğuna doyamamış çocuklar paramparça. Yürekler yangın yeri yanıyor ha yanıyor. Sivas’ta, Çorum’da, Kahramanmaraş’ta 1 Mayıslarda, Irak’ta, Gazze’de…
Her yer kan revan, her yer acı, gözyaşı, her yer işkence…
Kalbim bu acıya dayan.Ben beni bildim bileli, ben beni bilmezden önce de dünyanın neresinde bir mazlumun canı yansa, bizimde yandı yüreğimiz. Bizim de aktı kanlarımız. Bizimde söndü umutlarımız. Toprak aynı toprak, gökyüzü aynı gökyüzü, güneş, ay aynı . ZALİM aynı.
Kardeş bildik cümle alemi. Kırım, soygun, talan, vahşet, sömürü, ölüm aynı. Zalimlerin işi. Bir yanda EMEK, diğeri SERMAYE. Biri mazlum, diğeri zalim.
Sürüp giden kadim kavga. Sınıfların kavgası.
Daha dün baraj bentlerinin yıkıntısında sellere gark olduk onumuz birden, bombalar parçaladı otuz dördümüzü, alışveriş merkezlerinde, gökdelenlerde servet edinsin efendiler diye uykumuzun en derin yerinde ateşlere yandık bir lokma ekmek uğruna. “Vadeleri gelmiş” dedi zalimlerin hizmetkârlarından biri. Oysa çok şey istememiştik. Alınteriyle hak edilmiş bir lokma ekmek.
Ne demişti Kominist şair. Büyük ozan,
KANTER İÇİNDE
Yapıcılar türkü söylüyor
Yapı türkü söyler gibi yapılmıyor ama.
Bu iş biraz zor.
Yapıcıların yüreği
bayram yeri gibi cıvıl cıvıl
ama yapı yeri bayram yeri değil.
yapı yeri toz toprak.
Çamur, kar.
Yapı yerinde ayağın burkulur ellerin kanar.
Yapı yerinde ne çay her zaman şekerli
her zaman sıcak,
ne ekmek her zaman pamuk gibi yumuşak
ne herkes kahraman
ne dostlar vefalı her zaman.
Türkü söyler gibi yapılmıyor yapı
bu iş biraz zor,
zor ama
yapı yükseliyor, yükseliyor.
Saksılar konuldu pencerelere
alt katlarında.
İlk balkonlara güneş taşıyor kuşlar
kanatlarında.
Bir yürek çarpıntısı var her putrelinde
her tuğlasında
her kerpicinde.
Yükseliyor, yükseliyor yapı
kanter içinde. N.Hikmet RAN