Yüzde 49'un Kılıçdaroğlu'na getirdikleri
TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu OHAL'den referandum kararına kadar birçok konuda önemli mesajlar verirken 'Kavga edenleri kapının önüne koyacağız' diyerek partilileri de ciddi bir şekilde uyardı.
Bu çakışı bir anlamda Kılıçdaroğlu son referandumda HAYIR bloğu tarafından alınan %49'luk oy oranını çoktan sahiplenmiş olarak da okuyabiliriz.
Bir başka değiş ile de referandumun yüzde 49'unun CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na sağladığı cesaret örnekleri olarak da yorumlayabiliriz.
Kavga edenler yandı
Konuşmasında; "Parti içi kavgaya asla izin vermeyeceğiz. Kavga edenleri gerekirse kapının önüne koyacağız" diye çıkışan Kılıçdaroğlu'nu ben daha önce bu denli kararlı ve bu denli istekli hatırlamıyorum.
Bu çıkışı bir kaç açıdan ele almak mümkün.
Birincisi kavganın siyasette artık pek işe yaramadığını.
Kavgadan beslenen siyasetin insanları incittiğini.
Hele hele parti içi kavganın dışa vurduğunda partiye çok zarar verdiğini Kılıçdaroğlu daha net görmüş olmalı.
İkincisi ise son referandumda partide pek kavgalar yaşanmadan, partide sözü geçen, ismi olan, imkanı olan, olanakları olan aktörlerin ayrı ayrı kollardan çalışmalarının seçim sonuçlarına artısının çok net bir şekilde yansıdığının farkedilmesi.
2019 son seçimi olabilir
Üçüncüsü ve bence çok daha önemlisi ise Kılıçdaroğlu'nun 2019 seçimlerini artık son seçimi olarak görmeye başlamasıdır.
Gerçi daha önce istese de istemese de bir kurultay yaşayacak.
Muhalifler Haziran 2017'de bir kurultay beklese de partini olağan kurultayının 2018 yılı ilk aylarında yapılması gerektiğini düşünürsek muhaliflerin biraz da beklemesi gerektiğini de söyleyebiliriz.
Kısaca CHP'de Kılıçdaroğlu dönemi önce kurultay ardından şayet kurultaydan tekrar genel başkan çıkarsa 2019 seçimleri ile ya başarılı bir şekilde noktalanacak.
Veya bir seçim daha kaybeden kişi olarak bir anlamda siyasi kariyerini noktalayacaktır.
Çünkü bildiğiniz gibi referandumda oylanan yeni anayasa gereği parti genel başkanları milletvekili adayı olarak değil, cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere girmiş olacaklar.
Bir başka değim ile düşünelim ki CHP genel başkanı Kılıçdaroğu ama cumhurbaşkanı adayı olarak da başka bir isim belirleniyor.
O zaman da kazanılsa aynı zamanda Kılıçdaroğlu da kazanmış sayılacak.
Kaybedilse aynı zamanda Kılıçdaroğlu'da, parti de herkes kaybetmiş sayılacak.
Sadece formaliteden milletvekilleri meclise girmiş olacak.
Sonuçta hükümeti yüzde 50 artı bir ile seçilecek olan cumhurbaşkanı kuracak.
Baykal'ın nafile çabaları
Bu arada CHP'nin eski genel başkanı Deniz Baykal her seçim sonrası kendisini gösterdiği gibi bu referandum sonrası da sık sık adından söz ettirmeyi başardı.
En son televizyonda canlı yayında şov yapan Baykal adeta Kılıçdaroğlu'na ya herro ya merro demiştir.
Şayet genel başkansan cumhurbaşkanı adayımız da sen olmalısın diyen Baykal değilsen şimdiden bunun kararını almalısın ve hep birlikte yolumuza bakmalıyız mesajı vermiştir.
Aslında dil altından bir taraftan Abdullah Gül'ün adaylığı da fena olmaz demeğe çalışan Baykal diğer taraftan hem en kötü ben buradayım mesajı da verirken, hem de yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası yaşamamalıyız uyarısında bulunmuştur.
Bence Baykal'ın en çok bu mesajını önemsemek lazım; yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası mesajı.
Diğerleri her zamanki Deniz Baykal söyleminden başka bir şey değildir.
Düşünsenize 30 yıldan fazladır CHP'de üst düzey yöneticisisiniz ve her dönem ilk akla gelenlerden birisi olmakla birlikte her dönem de kaybedensiniz.
CHP'lilerin artık bu duruma bir son vermeleri gerektiği de ayrı bir gerçek.
Kıskananlar çatlasın... :)
Ne Mercedes ne BMV, tek lumizin ya eşek ya da yavrusu.
Şu fotoğraftaki kişinin keyfi hangimizde var?
Vergi derdi yok.
Sigorta derdi yok.
Yakıt derdi yok.
Muayane derdi yok.
Yıkama derdi tasası yok.
Model kaybı tasası yok.
Sal çayıra, doyursun karnını, vur yokuşa taşısın seni.
Oh ne ala.
Gel keyfim gel.
Yeni isimlere güvenilmeli
Gerek siyasette gerek sporda gerek ise sanatta yeni ismlere güvenmekten başka çaremiz yok.
Her gelen koltuğa yapışıyor.
Başarılı olanın zirvede vedalaşmak aklına gelmezken, başarısız olanlar ise 'yenilen pehlivan güreşe doymaz' misali, her seçim yeniden kendisini test etmeğe kalkıyor.
Artık üst düzey siyasette de yerel siyasette de bürokraside de yeni isimlere, özellikle gençlere güvenmek zorundayız.
Unutmayalım ki bugün 'ben olmasam bu kurumun hali nice olur' diyenlerden önceki yöneticiler de onlardan önce aynı şeyleri söylüyorlardı.
Hele bir sen olma da gör bakalım neler olacak.
Denemeden nereden bileceksin nice olacağını...
Bu çakışı bir anlamda Kılıçdaroğlu son referandumda HAYIR bloğu tarafından alınan %49'luk oy oranını çoktan sahiplenmiş olarak da okuyabiliriz.
Bir başka değiş ile de referandumun yüzde 49'unun CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na sağladığı cesaret örnekleri olarak da yorumlayabiliriz.
Kavga edenler yandı
Konuşmasında; "Parti içi kavgaya asla izin vermeyeceğiz. Kavga edenleri gerekirse kapının önüne koyacağız" diye çıkışan Kılıçdaroğlu'nu ben daha önce bu denli kararlı ve bu denli istekli hatırlamıyorum.
Bu çıkışı bir kaç açıdan ele almak mümkün.
Birincisi kavganın siyasette artık pek işe yaramadığını.
Kavgadan beslenen siyasetin insanları incittiğini.
Hele hele parti içi kavganın dışa vurduğunda partiye çok zarar verdiğini Kılıçdaroğlu daha net görmüş olmalı.
İkincisi ise son referandumda partide pek kavgalar yaşanmadan, partide sözü geçen, ismi olan, imkanı olan, olanakları olan aktörlerin ayrı ayrı kollardan çalışmalarının seçim sonuçlarına artısının çok net bir şekilde yansıdığının farkedilmesi.
2019 son seçimi olabilir
Üçüncüsü ve bence çok daha önemlisi ise Kılıçdaroğlu'nun 2019 seçimlerini artık son seçimi olarak görmeye başlamasıdır.
Gerçi daha önce istese de istemese de bir kurultay yaşayacak.
Muhalifler Haziran 2017'de bir kurultay beklese de partini olağan kurultayının 2018 yılı ilk aylarında yapılması gerektiğini düşünürsek muhaliflerin biraz da beklemesi gerektiğini de söyleyebiliriz.
Kısaca CHP'de Kılıçdaroğlu dönemi önce kurultay ardından şayet kurultaydan tekrar genel başkan çıkarsa 2019 seçimleri ile ya başarılı bir şekilde noktalanacak.
Veya bir seçim daha kaybeden kişi olarak bir anlamda siyasi kariyerini noktalayacaktır.
Çünkü bildiğiniz gibi referandumda oylanan yeni anayasa gereği parti genel başkanları milletvekili adayı olarak değil, cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere girmiş olacaklar.
Bir başka değim ile düşünelim ki CHP genel başkanı Kılıçdaroğu ama cumhurbaşkanı adayı olarak da başka bir isim belirleniyor.
O zaman da kazanılsa aynı zamanda Kılıçdaroğlu da kazanmış sayılacak.
Kaybedilse aynı zamanda Kılıçdaroğlu'da, parti de herkes kaybetmiş sayılacak.
Sadece formaliteden milletvekilleri meclise girmiş olacak.
Sonuçta hükümeti yüzde 50 artı bir ile seçilecek olan cumhurbaşkanı kuracak.
Baykal'ın nafile çabaları
Bu arada CHP'nin eski genel başkanı Deniz Baykal her seçim sonrası kendisini gösterdiği gibi bu referandum sonrası da sık sık adından söz ettirmeyi başardı.
En son televizyonda canlı yayında şov yapan Baykal adeta Kılıçdaroğlu'na ya herro ya merro demiştir.
Şayet genel başkansan cumhurbaşkanı adayımız da sen olmalısın diyen Baykal değilsen şimdiden bunun kararını almalısın ve hep birlikte yolumuza bakmalıyız mesajı vermiştir.
Aslında dil altından bir taraftan Abdullah Gül'ün adaylığı da fena olmaz demeğe çalışan Baykal diğer taraftan hem en kötü ben buradayım mesajı da verirken, hem de yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası yaşamamalıyız uyarısında bulunmuştur.
Bence Baykal'ın en çok bu mesajını önemsemek lazım; yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası mesajı.
Diğerleri her zamanki Deniz Baykal söyleminden başka bir şey değildir.
Düşünsenize 30 yıldan fazladır CHP'de üst düzey yöneticisisiniz ve her dönem ilk akla gelenlerden birisi olmakla birlikte her dönem de kaybedensiniz.
CHP'lilerin artık bu duruma bir son vermeleri gerektiği de ayrı bir gerçek.
Kıskananlar çatlasın... :)
Ne Mercedes ne BMV, tek lumizin ya eşek ya da yavrusu.
Şu fotoğraftaki kişinin keyfi hangimizde var?
Vergi derdi yok.
Sigorta derdi yok.
Yakıt derdi yok.
Muayane derdi yok.
Yıkama derdi tasası yok.
Model kaybı tasası yok.
Sal çayıra, doyursun karnını, vur yokuşa taşısın seni.
Oh ne ala.
Gel keyfim gel.
Yeni isimlere güvenilmeli
Gerek siyasette gerek sporda gerek ise sanatta yeni ismlere güvenmekten başka çaremiz yok.
Her gelen koltuğa yapışıyor.
Başarılı olanın zirvede vedalaşmak aklına gelmezken, başarısız olanlar ise 'yenilen pehlivan güreşe doymaz' misali, her seçim yeniden kendisini test etmeğe kalkıyor.
Artık üst düzey siyasette de yerel siyasette de bürokraside de yeni isimlere, özellikle gençlere güvenmek zorundayız.
Unutmayalım ki bugün 'ben olmasam bu kurumun hali nice olur' diyenlerden önceki yöneticiler de onlardan önce aynı şeyleri söylüyorlardı.
Hele bir sen olma da gör bakalım neler olacak.
Denemeden nereden bileceksin nice olacağını...