Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

ZEYTİN EKİLİ TOPRAKLARIMIZA SAHİP ÇIKMALIYIZ İŞTE SEBEBİ

ZEYTİN EKİLİ TOPRAKLARIMIZA SAHİP ÇIKMALIYIZ İŞTE SEBEBİ

 
Geçtiğimiz Cumartesi aylık toplantımızda çok sevimli, eğitimli, çok elit bir aile tanıdık. İkisini de çok sevdik. Hülya Hanım tıp okumuş, ilaç sektöründe uzun yıllar liderlik yapmış. Doğal bitkiler, bitkilerin tıptaki önemi konusunda araştırmalar yapmış. ABD’de bu konuda araştırmalar yapan bir kuruluşla yakın ilişkilere girmiş. Eşi de bir bey efendi. Genç emekliler Kıyıköy’e hayran olmuşlar ve orada “endorfina” adlı bir butik otel yapmışlar. Mutluluk hormonu adıymış endorfina, yurt dışında da tanınmışlar şimdi birçok yabancı turist ağırlıyorlarmış otellerinde. Aylık toplantımızda ondan bir saat boyunca bitkileri, insana faydalarını dinledik. Bana da ilham geldi. Arşivimden bulduğum zeytini anlatacağım sizlere.
Zeytin ağacının, yanlızca meyvesi ve ondan elde edilen yağı değil, yaprağı da insan sağlığı yönünden önemlidir. Bugüne kadar zeytin yaprağından, 100'e yakın madde elde edilmiş. Yaprakta bulunan bu maddeler, zeytin çeşidine uygulanan kültürel tedbirlere, yetiştiği bölgeye ve hasat zamanına göre farklılıklar gösteriyor. Yeni yapılan araştırmalarla 60-90 mg/gr oranında "oleuropein" maddesi bulunan "zeytin yaprağı" en aktif antioksidanlar, fenolik ve polifenolik bileşiklerdir. Bu bileşikler aynı zamanda terapötik (tedavi edici) etkiye sahiptir. Oleuropeinin içeriğindeki; elonoik asidin, antibakteriyel, antifungal ve antiviral özellikleri, laboratuvar koşullarında kanıtlanmıştır. Bu özelliğiyle, doğal antibiyotik olduğu bilinir. Vücudun bağışıklık sisteminde, soğan ve sarımsak ile benzer etki gösterir. Zeytin ağacının tamamında bulunan ve acı-buruk bir tadı olan oleuropein, zeytinin işlenmesi sırasında uzaklaştırılır. Oleuropeinin içeriğinde bulunan elenolik asit ve oleuropein türevi olan kalsiyum elenolat, çok çeşitli mikroorganizma gruplarını uzak tutma özelliğine sahiptir. Zeytin yapraklarında da bulunan oleuropein maddesi ve hidrolizleri(molekülün su ile ayrışımı), antibiyotiklere direnç kazanmış mikroorganizmalar üzerinde, etkili ve çok değerli bir bileşendir. Yaprakta, çeşitli flavonoidler bulunmaktadır. Fenolik ve flavonait bileşikler, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirip; hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlar. Yapraktaki oleuropeinin, antibakteriyel özelliği kullanılmaktadır. Zeytine uzun ömrünü verdiği söylenen, oleuropein maddesi, Avrupa'da, gençleştirici kremlerden, haplara ve sütlerin özelliklerini artırmaya yönelik olmak üzere, çok geniş alanlarda kullanılmaktadır.
Zeytinin yaprağında, tanen vardır. Meşe palamudunda da bol miktarda bulunan tanenler, aynı zamanda, antiseptik bileşiklerdir. Zeytinin yaprağında, uçucu yağlar, organik asitler ve rezin bulunur. Yaprakların çayı ve tentürü kullanılır. Asırlardır yetiştiği coğrafyalarda zeytinin yaprağı, ilaç olarak kullanılmaktadır. Zeytinin yaprağı, düşük basınç altında, az ısıyla kurutulursa, yaprağın, hem değerleri değişmez hem de acılaşmaz.
Zeytin Yaprağı Özü(Ekstrakt)
Zeytin yaprağı, eski çağlardan bu yana tedavide kullanılmıştır. Doğal antibiyotik ve antioksidan özellikler taşımaktadır. Zeytin yaprağı özü(ekstraktı), zeytin ağacı yapraklarından, fiziksel ve kimyasal metodlarla elde edilir. Bu öz, yeşil toz görünümlü yaprak özüdür. Bu öz, tüm bileşikleri, saf olarak kapsamakla beraber; 250 mikrogram A vitamini, 40 mikrogram selenyum, 250 miligram C vitamini, 20 mg askorbil-palmitat içermektedir. Zeytin yaprağı özü, zeytin yaprağının bileşenlerini, konsantre olarak ihtiva etmektedir. Yani, 1 gr yaprakta, yaklaşık % 5 oleuropein bulunurken; 1 gr zeytin yaprağı ekstraktında bu oran, % 20'lere kadar çıkmaktadır. % 6-15 oranında oleuropein içeren kuru zeytin yaprağı özü, ticari olarak satılmaktadır. Zeytin yaprağı ile ilgili çalışmalar devam etmekle beraber; yaprak özünün, soğuk algınlığından aşırı yorgunluğa ve birçok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Zeytin yaprağı, çay veya öz formunda alındığında; oleuropein, insan vücudunda bulunan iki enzim tarafından(esteraz ve beta –glukozidaz) elenoik aside dönüştürülür. Bu bileşik, güçlü bir antibakteriyal etkiye sahiptir. Özellikle de patojen bakteriler üzerinde, öldürücü bir etkiye sahip olduğu anlaşılmıştır. Bir kimya hocası gibi bunları niye aktardım. Ege’de, Marmara’da söküp yerine bina yaptığımız asırlık kültürün değerini bilmeliyiz. Sahip çıkmalıyız. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Utku Kızıltan Arşivi