Haberdar Gazetesi Gündem Haberdar 'ın özel haberi yine TBMM'ne taşınacak..

Haberdar 'ın özel haberi yine TBMM'ne taşınacak..

Gazeteci Dursun Boran İstanbul İdare Mahkemesi'nde Hasan Akgün'ün ihmalini ve görevini kötüye kullandığını belgelerle anlatıp zarara uğradığı gerekçesiyle Belediye hakkında 100 bin TL tazminat davası açıyor.


 
100 bin TL Kaymakamlık
100 bin TL Belediye Ödeyecek !
 
 
2. dava ise İsmail Gündüz'den evvel, Kaymakam Hayrettin Altınok dönemine ait ihmal sebebiyle açılıyor. Bu davada da Anayasa'ın 40. MADDESİ gerekçe gösterilip Kaymakamlıktan 100 bin TL manevi tazminat istiyor.
 
İdari yargı kanunu gereği, dava açmadan önce kusurlu idareden tazminatın talep edilmesi ve 60 gün beklenmesi lazım. 
 
Dilekçeleri Belediye (11.05.2012/ 452358 sayı)  ve Kaymakamlığa (11.05.2012/5104 sayı) veren Dursun Boran, bu zaman dolup gerekli cevapları alınca İstanbul idare mahkemesine 5 bin lira civarında harç yatırıp Belediye ve Kaymakamlık hakkında maddi ve manevi tazminat davası açacak. Dava diğer hak ihlaline uğramışlar için emsal olacak..
 
Dursun Boran " bizim vergimizle halka hizmet için görev başında olanlar " biz yaptık oldu " mantığından, yolsuzluklara zemin hazırlamaktan, devlet otoritesinin kaybolması gayretlerinden, ihmallerinden vazgeçmeliler. Diğer hak ihlaline uğramış, zamanı çalınmış insanlarında harekete geçmesi, onlara örnek olması için bu davaları açtığını açıkladı.


Anayasa madde 40: TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN KORUNMASI: " Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden müracaat etme hakkına sahiptir.

Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar kanuna göre, Devletce tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır. "

 
İşte o dilekçe: 
 
Büyükçekmece Belediye Başkanlığına
Büyükçekmece Kaymakamlığına
 
 
Konu: Tazminat talebi.
 
Daha önce site olarak kurulan ( 7 Tepe ve Çamlıca diye 2 kısımdan olan) Alkent 2000, 3 Haziran 2001 Pazar günü yapılan seçimle aynı adla resmen mahalle olmuş. Kaymakamlığın 24.12. 2008 tarih ve 799 sayılı belgesine göre Mahallenin muhtarlığınıda eczacı A. Banu Eraslan'ın yaptığı görülüyor. ( Mahalle olduktan sonra kurulan yeni siteler değiler. Mahalle olmadan evvel var olan kısımlar) 

 

Diğer 06.03.2009 tarih ve 897 sayılı B.Çekmece Kadastro Müdürlüğünün yazısında mahallenin yollarının 10.08.1993 de B. Çekmece Belediyesi'nin 747 nolu encümen kararı, 3194 sayılı İmar Kanununun 16. maddesi uygulamasıyla yolların kamuya terk edildiği görülmekte. 

 
İstanbul Büyükçekmece Kadastro Müdürlüğü'nün 12.01.2011 tarih ve 117 sayılı resmi yazısı devlet yollarının senelerdir özel mülk gibi gösterildiğini ortaya çıkardı. Yazı şöyle diyor:
" Bahsi geçen sokağın ( Tuba/ yeni adı Dilfeza ) bulunduğu parsel, Büyükçekmece Belediyesince 10.08.1993 tarih 747 sayılı Encümen Kararı ile 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 16. Maddesi gereğince İmar Uygulamasına tabi tutulmuş, böylece 226, 227, 228, 229, 230, 231 nolu Adalar ve adalar arasında ki İmar yolları oluşturulup kamuya terk edilmişlerdir.

Eski adı Tuba yeni adı Dilfeza Sokak 227 ada 3 nolu parsel sınırları kapsamındadır. Bu ada da Dilfeza sokaktan başka sokaklarda vardır. “
Bir ada cadde, sokak, kaldırım, park,vd. ile bir bütündür.
 
Durum buyken; idareniz 2008 senesine kadar mahallenin girişlerinde ki Anayasa madde 10- 23-35  ve kanunlara aykırı şekilde bariyer ve özel güvenlikleri kaldırmadı. Kaldırılmasını sağlamadı. Mahalleye site havası verilmesine seyirci kalındı. Kontrol görevini yerine getirmedi. Görevi ihmal etti. Ben ve ailemin gereksiz yere onlarca hukuk, icra, ceza davalarına muhatap olmasına, elem ve eziyet çekmesine, psikolojik baskı altında sağlığının zarar görmesine, avukatlara binlerce lira ödeyip hukuki destekler almamıza, harcamalar yapmamıza sebep oldunuz.
 
Mart 2003 de satın alıp taşındığım 2 katlı bağımsız parsel üzerine kurulu evimin elektrik, su, doğalgaz saatleri müstakil. Çöpleri haftanın 3 günü belediyece toplanıyor, emlak vd vergileri ödeyen birey olarak belediye bu hizmeti vermek zorunda. Güvenliğini Polis sağlamakta. Sokak aydınlatmalarını Bedaş yapmakta. Yönetimi gerektren hiç bir durum yoktur. Zaten mahalle olmanın gayeside kamu hizmetlerini ücretsiz almaktır.
 
2003 de geldiğim mahallenin girişlerinde bariyer ve özel güvenlik olduğundan, muhtarlık binasında tabela asılı olmadığından, idarenizin ihmali yüzünden bende kandırılıp bir sitede oturduğumuzu düşündük. Yetkisiz sözde çamlıca sitesi denen oluşuma ayda 800 bin lira toplam 2003-2004 arası 35 bin lira hileyle aidat ödemek zorunda bırakıldık. 2005 sonrası buranın mahale olduğu bilgi ve belgelerine ulaşınca, ( Mahalle aidat olmaz ) diyerek aidat ödemeyi reddettim.
 
Bu arada hakkımda 5 ayrı icra takibi yapıldı. ( 2006/ 1134- E. 2007/ 224 E, 2010/375 E. davalardan bazıları) Bunlara itiraz edip durdurdum. Dava açma sıfatı olmayan karşı taraf bu defa itirazın iptali davası açtı. 5 davayıda mahkeme REDDETTİ.
 
Ama senelerce kişilik haklarım saldırıya uğradı. Manevi olarak ben ve ailem büyük zarar gördük. 2 ayda bir duruşmalara gidip, saatlerce ayakta duruşma saati bekledik. Savunmalar hazırladık.
İŞTE GEREKÇELİ KARAR !
 
Takip konusu alacağın ait olduğu dönem ve takibe konu davacı site yönetiminin işletme projelerinin, tarihleri dikkate alındığında 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 5711 sayılı kanun ile yapılan değişiklikten sonraki hükümlerinin uygulanma yeri yoktur..
 
Bu durumda 634 sayılı kanunda öngörülen Kat Mülkiyeti hükümlerinin birden fazla parsel üzerinde davacı site yönetiminin kurulmuş olması nedeniyle, somut olayda uygulanma yeri yoktur.
 
Davacı site yönetimi birden fazla parsel üzerinde kurulduğundan (TEK PARSEL ÜZERİNE KURULMADIĞINDAN) kat mülkiyeti kanunu hükümleri uygulanamayacağından uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözülmesi gerekir.
 
Davacı site yönetimi hakkında takip konusu alacak nedeniyle Kat Mülkiyeti Hükümleri uygulanamayacağından dolayısıyla davacının işletme giderleri ile ilgili kararları ve kesinleşmiş işletme projeleri İİK' nun 68/1 Maddesi anlamında itirazın kaldırılmasına ELVERİŞLİ BELGELERDEN DEĞİLDİR.
 
Bu nedenle davacı tarafın dayandığı işletme projesi ve site yönetiminin ortak gider alacakları ile ilgili almış olduğu kararlar itirazın kaldırılmasına elverişli belgelerden olmadığından DAVANIN REDDİ GEREKMİŞ aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Davanın REDDİNE.
Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına ( Alkent yönetimi üzerine ) karar verildi.
Birden çok parsel üzerine kurulu yerde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin KMK ( Kat Mülkiyeti Kanunu)
 
YARGITAY LEHİME KARAR VERDİ.
 
Benden hileyle, oturduğum yerin mahalle olduğu bilgi ve belgesini saklayarak, siz idareninde ihmali yüzünden ödediğim 35 bin liranın geri ödenmesi için Sulh Hukuk da dava açtım. Davam reddedilince Yargıtay' da temyiz ettim. 3. Hukuk dairesi verdiği kararda başka bir SKANDALI ortaya çıkardı şöyle dedi:
 
"Birden çok parselde kurulu yerde, toplu yapı uygulamasına da geçilmemiş olduğundan Kat Mülkiyeti Kanunu uygulanamaz. İhtilafın çözümü genel hükümlere tabidir. "

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene ( Dursun Boran 'a ) iadesine 17.06.2010 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
 
2008 de mahallenin girişlerinde kamu yolu üzerinde ki bariyerlerin Anayasanın 10. maddesine aykırı olduğundan kaldırılması için Kaymakamlığa dilekçe verdim. Bu tarihden sonra Kaymakamlık bariyerlerin kaldırılmasını sağladı. Müracaatım üzerine muhtarlık tabelası asıldı.
 
Büyükşehir Belediyesi Harita Müdürlüğüne müracaat ederek mahallenin bütün sokaklarının eski tabelalarının 

değiştirilip yerine standart tabelalar konmasını sağladım. ( Yeni tabelalarda Alkent 2000 Mahallesi yazıyor ) Böylece insanların bir sitede değil, mahalle oturduklarını belgelerle açıklamış oldum.

 

Aidat ödemediğim ve pek çok insanında bu bilgilendirmelerim sonunda aidat ödemeyi bıraktığı için, evime 2 defa yumurtalı saldırı yapıldı. ( Karakol tutanaklarında var )  bahçe ve içme suyum kesildi. Stresli günler geçirdim. İnsan Haklarına aykırı zulüm ve eziyetle karşılaştım. Bu arada aidat ödememekle, binlerce lira aidat borcu olmakla suçlandım. Sözde site idareceleri, sosyal tesis denen yere " Dursun Boran'ı kınıyoruz " pankartı astılar. İtibarım zarar gördü. Mahallede ki evlere kağıtlar dağıtıp bariyerlerin benim şikayetimle kaldırıldığını yayıp, ben ve ailemi hedef gösterdiler.

 

24 Şubat 2010 da Büyükçekmece 3. icra müdürlüğünce 2010/ 422 E. dosya ile sözde çamlıca sitesi tarafından evime 8 bin 606 tl aidat borcum olduğu iddiasıyla (!) ilamsız icra takibi yapıldı. ( Bu borca zamanında itiraz edemedim çünkü postacı evime haber kağıdı bırakmadan, icra tebligatın muhtarlığa bırakmış. Haberim olmayan bir işleme itiraz edemem)

Evime 2 kamyon, çok sayıda hamal, yetkisiz özel güvenlikler, ilgisiz 14 civarında insanla 15.45 civarında gelen icra my ve sözde site avukatı, itiraz etmediğim işlemin kesinleştiğini ve evimin eşyalarını kaldıracaklarını söylediler. İcra tehdidiyle benden faiz, kamyon, avukat parası ile 10 bin 775 tl. zorla aldılar. Bu haksız işlem ve tahrikler sırasında avukatla sert tartışmalar yaşandı.

Ertesi gün Büyükçekmece İcra Hukuk Mahkemesi ne açtığım 2010/ 375 E. ve    -

2010/ 175 Karar nolu  " Usulsüz tebligatın iptali " davasıyla aynı gün 25.02.2010 da lehime karara bağlandı. Benden haciz baskısıyla alınan 10.775 tl nin mahkemece tarafıma iadesine karar verildi. Karara itiraz eden karşı taraf yüzünden, 12 Yargıtay Hukuk Dairesi'ne giden dosya lehime onandı geldi. Mahalli mahkemenin kararı tastik edildi. Bu davayı açmak içinde harçlar yatırıp, avukatlara danışmanlık paraları ödedim.

Bu haciz işlemi sırasında tarafımca darp edildiğini, görevinin engelldiğini, kendilerine küfür ve hakaret edildiğini iddia eden avukat ve sözde site idarecileri 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde 2010/ 903 E. ve 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nde 2011/ 59 hakkımda hakaretten dava açılmasına sebep oldular.

Sözde sitenin maaşlı güvenlik elemanları ile diğer çalışanları aleyhime şahitlik yaptılar.

Bu 2 mahkemede defalarca sanık olarak ifadeler verip, savunmalar yazmak zorunda kaldım. Pek çok duruşmaya iş görüşmelerinde bulunduğum, yurt dışından gelip katıldım.  Avukatlara danışmaklık ücretleri ödedim. Aylar sonra 1. Sulh Ceza Mahkemesi davaya yetkisizlik kararı verdi.

 

Anayasa 40: " Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden müracaat etme hakkına sahiptir.

Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar kanuna göre, Devletce tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır. " Der.

 

Bu sebeple idareniz ihmalinden kaynaklanan kusurlar yüzünden, 35 bin lira maddi. 65 bin lira manevi tazminat olarak 100 bin lira talep ediyorum. Aksi halde gerekli bekleme zamanı dolduktan sonra İdare Mahkemesine idareniz aleyhine 100 bin lira manevi tazminat talepli dava açacağım. 11.05.2012

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *