Zaman Gazetesi'nin geçen gün verdiği habere göre; Gürsel Tekin yanlıları yeni atanan CHP İstanbul İl Başkanı'nı devirmek için imza kampanyası başlatmışlar. Bu haberden önce, bize, değişik yerlerden telefonlar gelmişti. 'Örgüt dışlanıyor; bu isim de nereden çıktı?' denilerek.
Bunun yanına, 'CHP; ANAP'lı bir gazeteciyle eski DSP'li bir milletvekiline teslim edildi.' dedikodularını da ekleyin. Bütün bu eleştirilerin Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik bir operasyonun parçası olduğunu anlarsınız.
Anlayacağınız; CHP'liler sahaya inip çalışacaklarına, kendi partilerini zayıflatacak o müzmin hastalığın pençesindeler.
Peki çare nedir?
Dün gece saat 23.00 sularında telefonum çaldı. 'Buyurun efendim, kimsiniz?' diye sorduğumda karşımdakinin CHP İstanbul Milletvekili Faik Tunay olduğunu öğrendim. Söyledikleri ilginçti: 'Rıza Bey, iyi geceler; ben şu sıralarda Küçükçekmece'deki taksi duraklarını dolaşıyorum. Bir duraktaki taksiciler sizden söz ettiler; yazılarınızı hep okuyorlarmış. Bugünkünü de beğenmişler; size selam söylüyorlar; o selamı iletmek için rahatsız ettim.'
Ben de taksici kardeşlerime selamımı iletmesini Faik Bey'den rica ettim.
Yukarıda iki örnekte iki ayrı CHP'liyi anlattım:
Birisi çalışmaz; dedikodu üretir; kendi partisinin kredisini halk gözünde düşürmek için elinden geleni yapar.
İkincisi ise gece yarısında bile insanların ayağına gider; onların çayını içer; gönlünü alır.
Ey dedikoducu CHP'liler; gevezeliği bırakın da Faik Bey'in yaptığı gibi geceleyin bile çalışın.
'CHP'yi seviyorum!' derken onu boğduğunuzu anlamıyor musunuz?