Serhatboyları Dernek Başkanı Muharrem Yıldız’ın konuğu olarak bölgemize gelen; Dünya Azerbaycanlıları Kongresi Eşbaşkanı ve Azerbaycan Parlamentosu Milletvekili, Şair ve Yazar Prof. Dr. Sabir Rüstemhanlı ve eşi Tenzile Rüstemhanlı herkesi bu yürüyüşe destek vermeye davet ettiler.
20’nci yılında Hocalı katliamı protesto edilecek
Hocalı’de hamile bir kadına yapılanları anlatarak vahşete örnek gösteren Yıldız; “Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyor. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplak. Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya atarak; “Kız mı, oğlan mı?” diye soruyor. Diğeri “oğlan” diyor ve bahse giriyorlar. Ellerinde ki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkartıyorlar. Bir başka olayda Hocalı'nın başka bir semtinde Ermenilerin tek kale futbol maçı hazırlığı var. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişler. Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci bağırıyor; “Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır, kopartın. Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta yere düşmüştü. Ermeniler zafer naraları atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu” dedi.
Yıldız; “Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 20 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri Türkü çeşitli yöntemlerle vahşice katledilmiştir” ifadelerini kullandı.
Dünya Azerbaycanlıları Kongresi Eşbaşkanı ve Azerbaycan Parlamentosu Milletvekili, Şair ve Yazar Prof. Dr. Sabir Rüstemhanlı ve eşi Tenzile Rüstemhanlı da toplantıda bulunarak; Ermenilerin Karabağ’ı işgal ettiklerini ve hala Azerbaycan topraklarda işgalci sıfatı ile bulunduklarının altını çizdi. Hocalı katliamını da gündeme getiren Rüstemhanlı Ermenilerin sözde soykırım iddialarını sürekli gündeme getirmelerine karşın bu katliamın konuşulmamasından yakındılar.
Rüstemhanlı 20 yıl önceki katliam için intikam değil, adalet istediklerini belirterek, "Hocalı'yla alakalı en kötü şeylerden biri adaletin olmayışı, davaların açılmamış olması. Azeri halkı intikam istemiyor. Bizim barışa ve istikrara ihtiyacımız var. İntikam değil, adalet istiyoruz" dedi.
Bu katliamı anlatarak gururlanan Ermeni yazarlar var. Hocalı'da bebekleri, kadınları ve çocukları katledenler bununla gurur duyuyorlar. Biz Türkler olarak ortak sorunlarımızda tek çatı altında birleşip tepkimizi tek sesten duyurmalıyız" diye konuşan Rüstemhanlı, "Hocalı Katliamı; senin, benim, onun, bunun sorunu değildir. Hocalı Katliamı, bir Türk sorunudur" dedi.
“HEPİMİZ ERMENİ’YİZ” DİYENLERİ ELEŞTİRDİ
Komisyonun oybirliğiyle kabul ettiği bildiri şöyle:
Hocalı'da yaşananlar insanlık tarihi için büyük bir ayıp, uluslararası hukuka göre, insanlığa karşı suç kapsamındadır. Azerbaycan Türklerine karşı yapılan bu katliamın acılarını kardeş Türk milleti olarak yüreğimizde hissediyor ve bu katliamı kınıyoruz.
Hocalı katliamı, insanlığın bugün ve gelecekte dersler çıkartması ve bugüne kadar gösterdiği tepki konusunda bir vicdan muhasebesi yapması gereken önemli bir olaydır. Bu katliamın kurbanlarının çektikleri acıların tüm dünya halkları tarafından anlaşılması gerekmektedir. Türkiye, en temel insani ve vicdani değerleri yok sayan böyle bir hukuksuz eylemin öğrenilmesine ve faillerinin adalet önüne çıkartılmasına yönelik haklı mücadelesinde Azerbaycan'a destek vermeye devam edecektir.''
Hocalı Katliamı ve Türk Dış Politikasızlığı
1992 yılı Şubat ayında tüm dünyanın gözleri önünde bir katliam yapıldı. 1991 yılı Ekim ayından beri kuşatma altında tutulan Hocalı’ya, Rusların 366. Alayı’nın desteğini alan Ermeniler 26 Şubat günü girdiler. Yalnızca bir gün içinde tümü savunmasız 63 çocuk, 106 kadın, 70 yaşlı olmak üzere 613 kişiyi katlettiler.
Ermeniler yakaladıkları herkese işkence yaptı. Olayın ilk günü kimse bölgeye giremedi. Çünkü Ermeniler yaptıkları bu caniliklerin ortaya çıkmasından korkuyorlardı. Fakat günler sonra ulaşan Batılılar bile katliamı kabul etmekte hiç zorlanmayacaklardı. Katliamı Ermenilerle beraber ortak yapan Rusların Izvestiya gazetesi şöyle yazıyordu “Çocukların kulakları, bir kadının yüzünün bir kısmı, kesilmiştir. Erkeklerin kafa derileri yüzülmüştür…
Ben tepede yüzden fazla ceset gördüm. Bir erkeğin kafası kopartılmıştı…”
Fransızların ünlü gazetesi Le Monde ise katliamı şöyle anlatıyor “Ağdam’daki yabancı gazeteciler, Hocalı’da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları sökülmüş insanlar görmüşler” Bu Azerbaycanlıların propagandası değil, realitedir. Sözde Ermeni soykırımı masalıyla Türk üniversitelerinde konferansların düzenlendiği bugünlerde, tamamı kayıtlara geçirilmiş, tanıkları olan, fotoğrafları olan bir katliam için ise sözbirliği etmişçesine aydın cephesinden hiçbir tepki gelmedi. Hiçbir belgesi, tanığı olmadığı, daha doğrusu hiçbir zaman gerçekleşmediği için korkmadan, hayal güçlerinin genişliği ölçüsünde senaryo yazan bu aydın takımı; iş belgelere ve kanıtlara dayandığı, katledilen Türkler olduğu zaman üç maymunları oynamayı tercih ettiler.
'CANIMIZ HOCALI YANDI' KÖŞE YAZISI İÇİN TIKLAYINIZ...