Tuzla'nın İçmeler Mahallesi, tersanelere en yakın mahallelerinden biri. Dolayısıyla, özellikle bekar ve İstanbul dışından gelen tersane işçilerinin büyük çoğunluğu yoğunlukla bu mahallede yaşıyor. Bu sebeple mahallede çok sayıda pansiyonun varlığı göze çarpıyor. Çoğu zaman 10’dan fazla işçinin birlikte yaşadığı bu pansiyonlar, tersane işçilerinin yaşamış oldukları barınma sorununu bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Pansiyona çıkış için yer yer çürümüş merdivenlerin kullanılması gerekiyor. Evrensel'den Eren Yüceboy ve Taha Aydın'ın haberine göre; pansiyon küçük odalarda üç ranzada 6 işçi kalıyor. Salondaysa, 7 ranzada toplam 14 işçi.
26 kişi bir arada yaşıyor
Bu pansiyonda kalan 26 işçinin tamamı aynı tersanede aynı taşeron firma altında temizlikçi olarak çalışıyor. Yevmiyeleri 470 lira. Aya vurunca 11 bin 750 lira ediyor. Yani asgari ücretin çok az üstünde. Haliyle ellerine geçen bu ücret yetmiyor işçilere. Pazar günleri bile fazla mesaiye kalıyorlar. Fazladan 3 saat daha çalışınca yevmiyeleri ancak 705 lirayı buluyor. Emrah 20 yaşında, Antep’ten daha yeni gelmiş. Pansiyonda ilk günü. Bu pansiyonu ‘Tercih etmesinin’ sebebi ise arkadaşlarının önerisi. Antep’teki arkadaşlarının da bu tersanede çalışıp bu pansiyonda yaşadığını anlatan Emrah “Onlar önerdiler burada kalmamı. Başka pansiyonlar daha pahalı. Burada kalmak için çok fazla para vermeye gerek kalmıyor” dedi.
Kaç yıllık çarşaf Allah bilir!
Başka tersanelerde temizlikçi olarak çalışan işçilerin ortalama yevmiyesi ise yaklaşık 575 lira. Böyle düşünüldüğünde, burada kalan işçiler pansiyona yatak parası vermiyor değil; zaten ücretlerini alırken barınma maliyeti ücretlerinden kesiliyor. O maliyet de yaklaşık 3 bin liraya tekabül ediyor. Bu fiyat, İçmeler bölgesindeki birçok pansiyonun aylık ücretinden daha fazla. Kalacağı pansiyonu bir otelle kıyaslayan Emrah: “Otelde odalar bu kadar kalabalık olmuyordu. Burada odalar çok kalabalık. Alışacağız bir şekilde. Bir de otelde her gün çarşafları ve yastık kılıflarını değiştirirdik. Burada böyle bir şey yok. Çarşaflar çok kirli. Benden önce kim kaldıysa, onun çarşafını kullanacağım ben de. Kim bilir kaç yıllık çarşaf? Kim bilir kaç kişi yattı üzerinde?”
Ranzanın ayakları bile yok
Batuhan da Emrah’la birlikte Antep’ten yeni gelmiş. Onun da tersanedeki ilk iş deneyimi sohbetimizin ertesi günü işe başlayacak. Tersanede geçireceği mesaiyi geçici, iki aylık bir süreç olarak tanımlıyor Batuhan “Memleketten haber bekliyorum, eski iş yerimden. İki aya kadar haber gelecek. Oradan haber geldiğinde çıkacağım tersaneden. O zamana kadar cebim boş kalmasın, az da olsa para kazanayım diye geldim. Pansiyonun koşullarına da bir şekilde alışacağım. İki ay sıkacağım dişimi” dedi. Batuhan’ın dişini sıkarak katlanacağı pansiyonda 26 kişi kalıyor ama sadece bir tane çamaşır makinesi var. O da bozuk. İşçiler çamaşırlarını elde yıkamak durumunda kalıyor. Hiçbirinin dolabı yok. Elbiselerinin, eşyalarının bir bölümü bavullarında duruyor; bir kısmıysa yerlerde, yatakların üzerinde. Pansiyonun ocağı yok. Yemeklerini küçük bir tüpün üzerinde pişiriyor işçiler. Pansiyon çatı katında olduğu için duvar diplerindeki tavan eğimli. Ranzanın üstünde kalan işçiler rahatlıkla uyuyamıyor. Buna önlem olarak ranzanın ayaklarını kesmişler işçiler.